Alevilerin İslamla vedalaşması mı gerek?

Alevilerin İslam’la vedalaşması mı gerek?

“Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim…”[1]

Sahi Pir Sultan Abdal, Şah Kalender, Şah Veli, Şahkulu, Baba Zünnun, Şeyh Bedreddin gibi batini erenler, Osmanlı düzenine neden isyan edip, evi ocağı terk ederek “kaçangu”[2] durumuna düştüler? Asıldılar, kesildiler! 

Neden?

Nesini söyleyim canım efendim
Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim

Genel anlamda halk-reaya, özel olarak da Kızılbaş Taifesi yönetimden dışlanmıştı. Hakları verilmiyor; inançları tanınmıyordu; bünye ve geleneklerine uymayan bir yaşam biçimi, bir din, mezhep dayatılıyordu? “İlle de bizim gibi giyinecek, ibadet edecek, yaşayacak, biat edecek, camiye gidecek, tesettüre gireceksiniz” deniliyordu.

Kızılbaş Türkmenler camiyi de, tesettürü de, kadının bir meta gibi alınıp-satılmasına da karşı çıktılar. İnsan bünyesine ve özgürlüğüne yakışmayan bu taassup rejimini reddettiler…

Hayır!” dediler! Çift bozup, dağa çıktılar!

Cumhuriyetle birlikte yeni bir sayfa açıldı… Hilafet kaldırıldı, çevresindeki hurafe yuvaları temizlendi. Görece laik, özgür ve medeni bir dönem başlamıştı. “Rafızî”[3] olmaktan çıkmış, yurttaş olmuştuk. Oy veriyor, okullara gidiyor, kentte tutunabiliyor, memur olabiliyorduk.

Yezit soyu, bu kadarını bile hazmedemedi… Bize bu olanağı sağlayan Atatürk’e ve cumhuriyete diş bilemeye başladı!

Cumhuriyetten ve onu destekleyenlerden “Rövanş alacağız!” dediler…

Siyasilerin aymazlığından yararlanan, Cumhuriyete diş bileyen ve adım adım örgütlenenler, “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak” sloganlarıyla sokağa çıkıp katliam yaptılar: diri diri insan yaktılar. “Atatürk’ün mirasını koruyoruz” diyerek sırtüstü yatan konfor düşkünü askeri erk, cumhuriyeti koruyanlara değil, “Cumhuriyeti yıkmak istiyoruz” diyenlere sahip çıktı.   

Ve bu ihanet, AKP’yi doğurdu!

***

Tarih yeniden tekerrür etti, inanç özgürlüğü, bireysel alan, temel insan hakları gibi medeni dünyanın ürettiği kavramlar, hiçbir biçimde dikkate alınmaksızın, ibadethanemiz olan cemevimiz, AKP iktidarının güdümündeki yargı tarafından yok sayıldı…

Yargıtay 7. Dairesinin, Sünni Diyanetin fetvasına dayanarak verdiği “cemevi yoktur, cami vardır” kararı, ülkemizin sürüklendiği konum bakımından içimizi acıtıyor ve bizi farklı arayışlara sevk ediyor.

Dün, binlerce, hatta yüzbinlerce yıllık toplumsal yaşamın süzgecinden damıtılan, dünya insanlık mirasından nasiplenen, Anadolu coğrafyasında senteze ulaşan ve son asırlarda Alevilik-Bektaşilik adıyla günümüze intikal eden, anılan bu insanlık mirasına, inanç ve kültüre düşmanlık güderek, tarihe gömmek isteyen köksüzlere “eyvallah” demeyeceğimiz tabiidir… 

Bu kararları, dün olduğu gibi bugün de tanımayacağız!

Bir devşirme uşağı olan Padişah Yavuz’un dönemindeki şu hüküm, günümüz devşirmelerinin tutumundaki benzerliği onaylıyor ve tepkimizi haklı kılıyor:

“Hüseyinabad[4] kazasında camiler olduğu halde cuma namazı kılınmadığı bildirildiğinden, cuma namazına gitmeyenlerin kimler oldukları hususunda ayrıntılı bilgi verilip, gelecek emre göre hareket edilmesi; din-i İslam’a karşı olanlardan biri olduğu bildirilen Bozdoğan köyü sipahilerinden Hüseyin’in mal varlığının alınması için beylerbeyine emir gönderildi.”[5]

Adalet, eşitlik, insanlık kalmamıştı. Güçlü, güçsüzü eziyor, fukara Anadolu köylüsü, devşirme idarecilerin elinde inim inim inliyordu. Anadolu insanı bu zulme daha fazla dayanamadı. İsyandan başka çare kalmamıştı: bulduğu, inandığı önderin ardına düştü, yürüdü!

Eğer İslam’da tek meşru mabet camiyse, tek meşru cemaat de Sünnilik oluyor…

Öyle mi?

O halde ibadethanemizi yasallaştırmak için İslam’la vedalaşmayı ve milyonlarla birlikte sokağa çıkmayı gündemimize almak mı gerekiyor?  

Kızılırmak gibi bendinden boşan
Hama’dan Mardin’den Sivas’a döşen
Düldül eğelendi Zülfikar kuşan
Ali’m ne yatarsın günlerin geldi[6]

Ey ahali; aklınızı başınıza alın!

Haklarınızı tanıyoruz” dediğinizde her şey için çok geç olabilir…    27.07.2012

Murtaza DEMİR



[1] Aşık Serdari

[2] Osmanlı baskıcı düzenine dayanamayıp dağlarda yaşamayı yeğleyen Türkmen ahali

[3] Zındık, dinsiz

[4] Çorum- Alaca İlçesi

[5] Refik, Ahmet Onaltıncı Asırda Rafizilik ve Bektaşilik, s. 28 

[6] Pir Sultan Abdal

 

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*