Dedelerimizden Müslüm Ağanın oğlu hasan efendi ile sadık Babanın bir öyküleri

Dedelerimizden Müslüm Ağa’nın oğlu hasan efendi ile Hekimhan’ın güvenç köyünden sadık Baba’nın bir öyküleridir.
Sadık daha genç yaşlarında iken ailesi yoksulmuş, 0 tarihlerde bizim dedelerimiz çok varlıklı imiş. Sadık gelip bizim bazı işlerimizi görürmüş. Bundan göl denen büyük bir göl varmış. 0 göl kenarındaki sapları taşıyormuş. Kara gölün kenarındaki göl üç dört kilometre imiş, herkes kağnı arabasıyla gölün kenarından iki saatte giderken sadık kağnıya sapı yükleyince gölün ortasından öküzleri haylayıp kendisi de arabanın üzerine binmek suretiyle yarım saat içerisinde gölün bir ucundan öbür ucuna geçiyormuş, fakat bırak kağnıyı, öküzlerin ayağı dahi ıslanmıyormuş, bunu gören köylüler Sadık’ın ağasına durumu anlatıyorlarmış, diğerleri akşama kadar 5 sefer yapıyorlarsa sadık 15 sefer yapıyormuş. Bunu gören ağası bir gün Sadık’ı çağırmış: oğlum demiş senin adın bundan böyle Sadık Baba olsun takriben 20 gün çalıştın sana 1 ay parasını veriyorum diyerek, bazen sinirlenerek sana kötü söz söyleyebilirim zorluk içerisinde kalırım ‚kusura bakma. Sana güle güle diyerek sadık babayı yolcu etmiş.

Sadık baba artık güzel keman alarak beyitler deyişler söylemeye başlamış. Artık gerek bizimkiler ve gerekse bütün köylüler sadık babanın kerametlerine şahit oluyorlarmış.

Bir tarihte bizim atalarımızdan Müslüm ağanın oğlu hasan efendi Çorum’a dedeliğe gitmiş. Çorumun alaca ilçesinin büyük söğütözü köyüne inerek orada tarikat ibadetlerine başlamışlar. Aradan bir müddet sonra dede hasan efendiye köyümüzden bir mektup gelmiş. Mektubu açıp okuduğunda, selam kelamdan sonra sadık babanın vefat ettiğini okumuş, orada bulunan talip ve muhiplerine de sadık babanın kim olduğunu anlatmış. Onlar da Allah rahmet eylesin diyerek dedeye baş sağlığı dilemişler. Köyün büyük olması nedeniyle oraya giden bir dede 20-25 günde ancak oradan ayrılabilirmiş. Mektup geldikten bir hafta sonra, bir cuma günü dedenin başına toplanmış, tarığa düşeceklermiş. Köyün bir mahallesinde mahmut ağa isminde bir talip varmış. Güzel bir bina yaptırmış, kapılar pencereler demirli, akşam olmuş dedenin bulunduğu cem evine gelecekmiş. Balkonda iken kapı önünden de yol geçiyormuş. Bir kişi Mahmut ağaya selam vermiş ve ben yabancıyım beni misafir alır mısın diye seslenmiş. Mahmut ağada tabii ki buyurun misafirim olun diyerek eve almış ve yemek masasına oturmuşlar. Bu arada dedenin başına gelenlerin içerisinde mahmut ağa yok. Dede mahmut ağaya bir peyik göndermiş nerede kaldı hastası mı var bakın diye, peyik vardığında mahmut ağanın masasında tanımadığı bir kişinin olduğunu görünce, mahmut ağayı dışarı çağırarak durumu söylemiş, oda dedeme niyazda bulun bende tanımadığım bir misafir var. Ben bunu bırakıp gelemedim demiş. Giden kişi durumu dedeye anlatınca, dede tekrar git yanındaki kişi kim olursa olsun onu da alıp cem evine gelmesini istemiş. Peyik durumu mahmut ağaya anlatınca mahmut ağa erenler biz aleviyiz cem evinde dedemiz var benimle gelmek ister misin dediğinde elbette isterim. Diyerek kemanını da alarak birlikte cem evine gelmişler. Dedenin huzuruna gelerek duaya durduklarında dede bakmış ki gelen âşık sadık baba. Durumu hiç açıklamadan âşık babaya diğer Zakirlerin baş tarafına yer hazırlamışlar, dede âşık baba başlayın demiş ve âşık baba kemanını alarak başlamış, günlerden cuma gecesi olup havada yağmur yağmaya başlamıştı. Sadık baba kemanını ilk defa aşağıdaki beyitle taçlandırmış;

Gezerken dilbere yolum düş geldi
Mübarek cuma gecelerinde
Hoş ağladım gözlerimden yaş geldi
Mübarek cuma gecelerinde

Bir kâmil mürşide kendimi verdim
Düştüm hayaline dilimde verdim
Şükür olsun ulu dergâha yüz sürdüm
Mübarek cuma gecelerinde

Mümin Müslüm bir araya derildi
Sorgu gecesinde sorgu soruldu
Ustaz eli ile erkân çalındı
Mübarek cuma gecelerinde

Cemalin görünce kalmadı takat
Sırrı sır edene dediler Ahmet
Nadı oniki imam derci şeş cihat
Mübarek cuma gecelerinde

Erenler cemine ulu dediler
Boş görme kendini dolu dediler
Mevcut cemde üçler beşler yediler
Mübarek cuma gecelerinde

Sırrı İsrafil çaldı münail kamber
On yedi kemerbest bağladı Hayder
Şükür olsun görüştük didan be didar
Mübarek cuma gecelerinde

Sadık der erenler doğruyu sever
Gece hem dem günüz hayalin kovar
Kudret babından rahmet yağar
Mübarek cuma gecelerinde

Ve sabah saat altıya kadar cem devam eder. Altıda oturana ve durana duası yapıldıktan sonra niyaz ederek mahmut ağa sadık babayı da alarak eve gelirler. Mahut ağa sadık babaya derki, âşık baba siz sabaha kadar çalıp bağırmakla çok yoruldunuz. Sizin yatağınız yapıldı. Bizim davarlarımız sığırlarımız var ve onlarla uğraşacağız. Siz yatıp rahat edin sofra hazır olduğu zaman sizi uyandırıp yemeğimizi yeriz diyerek sadık babayı yatakhanesine alarak kapıyı kilitleyip çoluk çocuk rahatsız etmesin deyip kapının anahtarını da cebine koyarak ahırdaki işlerine devem edip yemek sofrasını da hazırlayarak saat onbir sularında, âşık baba artık istirahatini almıştır. Yataktan kaldırarak yemeğe başlayalım diyerek anahtarını çıkarıp kapıyı açtığında yatakhanede ne sadık baba ne de kimsenin olmadığını hatta yorganın dürüsü ile durduğunu görünce şaşa kalıp olup bitenleri dedeye ve tüm taliplere anlatmış ve süregelmiştir…

Allah sadık Baba’ya gani, gani rahmet eylesin.

Ahmet Şahin

Mersin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*