Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı Başkanı ve Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy’un Ülkemizde ve Dünyada Yaşanan Olaylar Üzerine, Basın Açıklaması:

veliyettin_ulusoy.jpgDemokrasi, özgürlük, insan hakları ve hatta temel yaşam hakkı bir yana dursun sokak, cadde, meydan, durak ve yaşamın vücut bulduğu her alanda can güvenliğimizin olmadığı bir ülkeye döndük. Kendi evinin kapısında, adımını dışarı atan insanlar ölüm, yara, kan, kan izi, parçalanmış bir beden olarak ya hastanede, ya ambulansta ya da mezarlıkta kendisini görür oldu. Yaşamak, hayatta kalmak, paylaşmak, dayanışma içinde olmak, empati kurmak, birlikte toplum olmak için bu ülke herkesindi ama bugün ölüm, katliam, cinayet, peş peşe düzenlenen saldırılar, dökülen kan, giden nice canlar, kopan hayatlara, parçalanan bedenlere baktığımızda bu ülke ölüm dışında hiç birimizin değil! Oysa can bedende, gönül evinde mihman, gül dalında, yaşamını yitiren canlar sevdiklerinin yanında gerek.

Şayet, toplumsal bir travma ve savrulan bir türbülansın içinde değil isek barış ikliminin hakim olduğu bir ortamda, dünya bütün insanlar yeterli olduğunu; kin, nefret, intikam, hırs, savaş, terör, katliam ve cana kıymanın hakim olduğu bir iklimde ise dünya belki de birkaç “insan”a yetmediğini görüyor olmamız gerekir. Güvenliğin en üst düzeyde olduğu ve bir yönü ile “devletin mahallesi” olarak bilinen bir yerde insanlara yönelik yapılan saldırının; ülkenin diğer birçok yerinde her gün askerin, polisin, sivil insanların yaşamını yitirmesinin temelinde kin, nefret, intikam, iktidar hırsı ve birkaç “insanın” gözüne inmiş kara perdenin kör karanlığı vardır. Neredeyse ülkenin her yerinde saldırı sonucu hayatını yitiren onlarca can ve yüzlerce yaralıya sebep olan göze inmiş olan bu karanlık perdenin intikama bürünmüş kör halidir. Dolayısı ile çözümü buradan aramak kendi gerçekliğimizden kaçınmaktan öte bir durum değildir. Çünkü sorunun kaynağı olanlar, sorunu üretenler çözüm için delil olamazlar.

Eğer delili arıyorsak;

Pir Hünkâr Hacı Bektaş Veli asırlar öncesinde aslanlar ile ceylanların saygı ve sevgi dolu bir dünya içinde yaşatılabileceğini; “Doğan Donu’nda” Hacı Doğrul gelse de “Güvercin Donu’ndan” karşılanabileceğini ortaya koymuştur. Bu baptan, olmak üzere bize düşen görev, ödev ve sorumluluk hayatın her noktasında ve yaşamın her alanında barışa, sevgiye, bir arada yaşamaya; ölüm, katliam ve zulüm darbesi indiren; kin, nefret, hırs ve intikam duygular ile beslenmiş “insan”lara karşı mücadeleyi, birliği, dirliği ve barış iklimini mümkün kılmaktır.

19 Şubat 2016, Hacıbektaş

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*