ALEVİ AKADEMİSİ – KURBAN BAĞIŞLARINIZI BEKLİYORUZ!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KURBAN BAĞIŞLARINIZI BEKLİYORUZ!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Göksun’unKeklikoluk Köyün’den Makbule Kılıç’ın elle halıya dokuduğu tığlanmış Koç Kurbanı
(Kaynak: Alevi Akademisi Arşivi)

Kurban kavramının insanlığın gündemine girişi oldukça eskilere uzanır. Tarihin eski dönemlerinde, tanrılara ve tanrıçalara insan da kurban edilirdi. İbrahim Peygamber’le birlikte insan yerine koç ve diğer hayvanlar kurban edilmeye başlandı. Bu nedenle Kurban Bayramı, insanlık tarihinin katettiği yol bakımından son derece önemli bir evreyi ifade etmektedir.

Denilir ki Hz. İbrahim, gece-gündüz Allah’a yalvarıp yakarır, eşi Hacer’den bir oğul sahibi olsun diye. Sonunda Hakk’ın nezdinde duaları makbul sayılıp kabul görür ve karısı Hacer’den bir oğlu olur. Bu çocuğa İsmail adı verilir.

İsmail belirli bir yaşa geldiğinde, bir gün Allah, İbrahim’e “İsmail’i bana kurban et!” diye buyurur. Hz. İbrahim, her şeyinden daha çok sevdiği oğlunu, Hakk’a kurban etmeye karar verir. Gereken işlemler tamamlandıktan sonra, tam da bıçağın İsmail’in boynuna çekileceği sırada Cenâb-ı Hak, Hz. İbrahim’in bu büyük fedakârlığını, en değerli şeyini Hakk’a sunmasındaki üstün özverisini dikkate alır ve İsmail’in yerine kurban etmesi için, bir kurbanlık koç göndererek Hz. İbrahim’i ödüllendirir. Böylece İsmail’in yaşamı ile birlikte insanoğlunun yaşamı da bağışlanmış olur. Bu tarihten itibaren artık insan değil, hayvan kurbanı kabul görür. Bu yüzden, kesilen kurbana İsmail Kurbanı denmesi bundandır.

Bu anlatımdan da anlaşıldığı gibi “kurban”,  insanın tapındığına, Allah’a, kendi özünden ve en üstün şeyini fedâ edecek kadar bağlılık göstermesini sembolize eder. Yani “Kurban Allah’la manevi bir yakınlaşma sağlamak amacıyla O’na sunulan şey olarak adlandırılır.

O halde olay sadece bir hayvan kesmekten ibaret değil, Allah’la manevi bir yakınlaşmanın sağlaması da gerekmektedir. Hâyır işlemenin çokça yolları ve şekilleri vardır. Kurban olayında, -tıpkı Hz. İbrahim’in yaptığı gibi- sadakat ve bağlılıkta, Hakk’a verilmiş olan ikrarda tereddüt ve tamahtan sakınmaktır esas olan! Sunulan şeyin kendisi bir koç ya da diğer bir hayvan olabileceği gibi, o miktarda ve o amaçla yapılmış mal ve para bağışları da olabilir. Özünde işin maddi yönüne değil, manevi boyutuna önem verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Geçmişte  Kurbana ve Kurban Bayramları’na duyulan ilginin başlıca nedenlerinden biri de toplumun et yeme ihtiyacının karşılanmasıdır. Bu yüzden de kurban olarak bir hayvanın kesilmesi, ille de kanın akıtılması düşüncesi benimsenmiş, bu durum ve uygulama tartışılmaz bir şey olarak görülmeye devam ede gelmiştir. Günümüzde ise, ille de bir hayvan kesmek yerine, özellikle son yıllarda, kurban paralarının kurumlarımıza, hayırlı iş ve uğraşlara verilmesi olumlu karşılanmaktadır. Bizce de bu doğru ve gerçekçi bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Bu yolla da Allah’la manevi yakınlaşma sağlanabilir.

Kaldı ki, toplumun et yemeye duyduğu ilginin belirli bir doyuma eriştiği, çevre ve canlıları koruma bilincinin bir hayli ilerlemiş olduğu, hayvanlara mümkün olduğu kadar az acı çektirmenin etik bir duruş haline geldiği, hayvan kesiminde kullanılan yöntem ve tekniklerde küçümsenmeyecek derecede olumlu gelişmelerin sağlandığı günümüzde, giderek daha geniş bir biçimde benimseneceğine inandığımız bu uygulamanın, ayrıca makul, çağa ve zamana uyarlı bir tutum olacağını sanmaktayız.

Herkesçe gözlendiği gibi, bir-iki kuşak öncesine kadar, alınlarına kurban kanı sürülüp, eline bir de bir böbrek tutuşturulsun diye koşuşan biz çocuklar; tarihin bu aşamasında, artık bir hayvanın – kurban olarak da olsa- kesilmesini görmek istemiyor; kesildiğini görenlerse büyük üzüntü çekiyor,  işi artık kırmızı et yememek gibi katı kararlar almaya vardırmaktadırlar. O halde tüm bu gelişmeleri dikkate almalı ve kendimizi yere ve zamana uygun davranmaya alıştırmalıyız.

Alevi Akademisi olarak; borcunu ödemekte olduğumuz Bremen’deki binamızda, daha şimdiden en zengin Alevi Arşiv ve Kütüphanesi olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir Şah-ı Merdan Ali Kütüphanesi kurduğumuzu, İnternet üzerinden yaygın bir Alevilik Eğitimi (Alevilik Tarihi, Edebiyat, Tasavvuf, Yol ve Erkân, Müzik Okulu, Kadın ve Gençlik Eğitimi Ders Programları…) yapmaya başlamak üzere olduğumuzu, Aleviliğin yazılı ana kaynaklarını çevirttirip yayınlamaya çabaladığımızı ve daha birçok hizmeti yerine getirmek amacıyla çırpınıp didindiğimizi gören ve düşünen Kurban sahiplerinden ricamız odur ki;

Hutbetu’l Beyan el-yazmasından…
(Alevi Akademisi Arşiv)

KURBAN PARALARINI ALEVİ AKADEMİSİ’NE BAĞIŞLASINLAR!
BU KURBAN BAĞIŞLARINIZIN:

– HAYIRLARA VESİLE OLMASI  AMACIYLA

– İNSANLARIMIZIN VE İNSANLIĞIN ÖZLEMİNİ ÇEKTİĞİ
HAK-MUHAMMED-ALİ YOLU’NU GÜÇLENDİRMESİ UĞRUNDA

– ALEVİ İNANÇ VE KÜLTÜRÜNÜN ARAŞTIRILIP İNCELENEREK GÜNYÜZÜNE ÇIKARILMASI YOLUNDA

KULLANILACAĞINDAN EMİN OLMALISINIZ!

KURBANINIZIN KABUL, KURBAN BAYRAMINIZIN KUTLU OLMASINI CENAB-I HAK’TAN DİLER, GÖNÜL KANGANIZDAN KOPUP GELEN BAĞIŞ VE LOKMALARINIZIN ONİKİ İMAM DERGÂHINDA MAKBUL SAYILMASINI

HAK’TAN TEMENNİ ERERİZ!

GÖNDERENDEN DE, GÖNDERMEYENDEN DE HAK RAZI OLSUN!

HESAP NUMARAMIZ AŞAĞIDADIR:

AKADEMİ YÖNETİM KURULU a.

Mustafa DÜZGÜN
Akademi Başkanı

BANKVERBINDUNG

Empfänger:    Alevitische Akademie e.V.

Konto-Nr.:     11 86 34 95

Bankleitzahl:   290 501 01

Geldinstitut:   SPARKASSE BREMEN-DEUTSCHLAND

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*