Alevilikte ariflik ve milliyet üzerine kısaca

Aydın insan aynı zamanda güneş gibi ışığını ulaşabildiği her yere, düşünceye/gönüle hem de hiçbir ayırım yapmadan gönderen aydınlatıcı olmalıdır.

Kişiyi, Alevi inanç ve öğretisine göre insanlığa ulaşmaktan/insan olmaktan alıkoyan üç unsur vardır. Nefsine köle olmak, sabırsız olmak ve sevgisiz olmak. Bu üçünün yaratıcısı ve yöneticisi "benlik"tir.

Adam gibi adam/olgun insan olmak istiyorsak, işte bu "benlik" zırhını ya da kalesini parçalayarak işlevsiz hale getirmek zorundayız. Yoksa ne aydınlığımız ne de kişiliğimiz gerçek değerine ulaşır.

Hakk-Muhammed-Ali Yolu'nun bütün uluları yüceliği/kemaleti alçak gönüllülükte bulmuştur. Herhalde bu namussuzluk anlamında düşünülemez. Alçak gönüllülük turab olmaktır. Turab olmanın en belirgin özelliği vericiliği/yaratıcılığıdır.

Güzellikler ancak sabır, sevgi ve bilincin emeğe dönüşmesi ile yaratılır. Yaratılan güzelliklerin her yerde değer görmesini ve kalıcı olmasını istiyorsak; bunları sadece bir ulus için değil, bütün insanlık için yapmalıyız. Emeğimiz de ancak o zaman gerçek değerine ulaşır.

Bir yandan haklı olarak sömüren güçlere/ karşı gelip köreltmek için mücadele ederken, diğer yandan sadece kendi ulusunu/milletini yüceltmek, dünyaya egemen kılmak için uğraşmak kişilik çelişkisidir. Sırf kendi egemenliğini kurmak için başkalarının egemenliğine savaş açmak insanlık yanlışıdır. Egemenliği tümden kaldırsak ne olur sanki..!

Alevilik inanç ve öğretisinin temel amacı; egemenliği tümden kaldırıp (Tanrının egemenliğini bile) yaşamı; sevginin yeşerttiği, paylaşımcılığın suladığı ve gerçek bilginin doyurduğu rızalık bazına ulaştırmaktır.
Eksik, yanlış ve kötülük bunun neresinde?
Bundan daha güzel bir yaşam biçimi var mıdır?
"İlla ben" diyerek mazlum olanların acıları üzerine inşa edilen/ulaşılan mutluluk bundan daha mı değerlidir?

Hani derler ya, "iğneyi kendine, çuvaldızı başkalarına batır". Ya da ulu Hünkâr'ımızın dediği gibi "kendi nefsine ağır geleni başkalarına uygun görme". Bütün samimiyetimizle kendimiz için istediklerimizi başkaları için de istesek ne olur sanki!
İnsanlığın en güzel yanı vericiliktedir. Tanrısallık bu değil midir?
En'el Hakk diyebilmenin sırrı işte buradadır.

Bütün alem var olmadan
İnsanım demeye geldim
Yârân bize yâr olmadan
Kâmili olmaya geldim

Hakk Muhammed Ali Geldim
Her gönülde Can Aşk oldum
Kimbilir ki hangi renktim
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

İsa Musa Zerdüşt Budha
İncil Tevrat hem Avesta
Varsa cümlesi Kur'an'da
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

On'ki İmam katarımız
Cümle Ali evladıyız
Arşa çıkar ahvalımız
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Kızıldeli soyum benim
Hacı Bektaş Veli ceddim
Adem ile bir yaşıdım
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Kaygusuz hem Abdal Musa
Seyyit Rüstem Karar Baba
Cümlesi haldaştır bana
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Erler Pirler ey yarenler
Kendin Alevi diyenler
Saru Saltuk Can Baba'lar
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Mansur Baba Düzgün Dede
Hacim Sultan Yunus Emre
Yetmişiki bir bedende
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Adem'den olduk hepimiz
Değişiktir dillerimiz
Sevgi olunca dinimiz
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Onsekizbin alemlerde
Dokuz Cennet denen yerde
Mümin olan gönüllerde
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Evren bizim mekânımız
Dünya yerimiz yurdumuz
Her kişide aynı canız
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Budak Ali'm söyler hali
Yunan Arap Zenci Çin'li
Türk olmanın farkı ne ki?
İnsanım demeye geldim
Kâmili olmaya geldim

Aşk-ı Muhabbetimizle
Ali Kaykı

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*