HORASANDAN GELEN SEVGİ GÜNEŞİ.

 

Mustafa BALKIZ

Yazıyor

[email protected]

HORASANDAN GELEN SEVGİ GÜNEŞİ.

11. Yüzyılın ortaları,Türkistan’da Moğol fırtınası esmekte, Horasan Bölgesi yaşanamaz bir halde Halk toplulukları perişan ve şaşkınlık içerisinde ne yapacaklarını bilmez bir haldeler. İşte bu tarihlerde 1247 yılının güzel mi güzel bir gününde  Horasan’ın Nişabur  kentinde bir ulu kişi dünyaya geldi..Babası seyyit Muhammet,annesi ünlü bilgin Ahmet Amil Nişabur’inin kızı Hatem hanım olan bu ulu kişiye BEKTAŞ VELİ adı verildi.

                        Sıdk ile mürşidin pek tut eteğin,

                        Yanında bir makbul kul eyler seni

                        Hizmet eyle candan sarf et emeğin

                       Mürşidin buyruğu yol eyler seni.

                       

Hacı Bektaşi Veli’den yaşça daha büyük olan Lokman Perende Yesevi Dergahı’na postnişin olmuştur. Bektaşi Veli’nin bir bilge kişi olacağını sezen,Lokman perende  Bektaşi Veli’ye HÜNKAR ve HACI lakaplarını veriyor..Bundan sonra HÜNKAR HACI BEKTAŞ VELİ ismi dilden dile, gönülden gönüle dolaşmaya başlıyor.

                       

                        Dün gece seyrimde batın yüzünde

                        Hünkar Hacı Bektaşi Veli’yi gördüm.

                        Elif taç başında nikap yüzünde,

                        Aslı imam nesil’i Ali’yi gördüm

Deyişinden anlaşılacağı gibi Hünkar Hacı Bektaşi Veli ONİKİ İMAM SOYUNDAN

Olup İmam MUSA KAZİM’İN torunudur.

                        ANADOLU’YA GELİŞİ

Türkistan’da Moğol fırtınası estiği yıllarda Anadolu’da da iç karışıklıklar nedeniyle halk birbirilerine karşı kışkırtılmış, politik çıkarlar ve etraftan gelen saldırılarla hayat  çekilmez bir durum almıştı. Güçlüye hak tanıyan bir düzen insanlara haksızlık getiriyor,haklı olan hakkını alamadığı gibi güçlülerin yanında haksız çıkarılıyordu.

İşte böylesine kargaşalı bir zamanda ,Anadolu kendisine feyiz verecek haksızlıklara dur diyecek insanı bekliyordu. İşte bu insan GÜVERCİN DONUNDA Necef,Medine,Mekke, Kudüs ve Halep üzerinden Anadolu’ya geçmiş ve bir fikir akıncısı olarak SULUCA KARA

HÜYÜK’E yerleşmişti.Suluca Karahüyük Selçuklu Hükümdarı Alaeddin Keykubat tarafından

Yunus Mekri’ye yurt olarak verilmişti.Yunus Mekri’nin dört oğluyla Sarı İsmail  ve diğer iki

Aileden oluşmaktaydı.Hacı Bektaşi Veli’nin ilk müritleri bunlardı.

Hacı Bektaşi Veli’nin İç Anadolu’ya gelmesini ,Horasan’dan atılan,KÖSEGİ‘NİN Suluca Karahüyük’e düşmesine bağlayan ve orada KADINCIK ANA ile evlenmesinin kerametine bağlayan görüşlere inanılmaktadır.İşte GÜVERCİN DONUNDA GELDİ efsanesi bu görüşe dayanmaktadır.

İster güvercin donunda gelip konsun ,ister Horasan’dan atılan KÖSEGİ’NİN peşine düşüp gelsin, isterse Kadıncık Ana ile evlenebilmek için gelmiş olsun, Hünkar’ın Anadolu’ya

gelmesiyle  insanların yaşantıları ve sosyal düzen büyük ölçüde değişmiş,Hacı Bektaşi düşüncesi Hacı Bektaşi felsefesi kapkara taassuba aydınlık bir ışık olmuştur.

HACI BEKTAŞİ VELİNİN İNSANCIL DÜŞÜNCELERİ

Bektaşilik insanlığın geleceğine ve uygarlığa yönelik , hümanizme açık  hoş görülü bir felsefe sistemidir.Bu sistemin gereği olarak , Hünkar insanlara ALLAH KORKUSU

Yerine ALLAH SEVGİSİNİ, İNSAN SEVGİSİNİ aşılamıştır.Kötülükleri kaynağında kuruyan, sevgiye saygıya dayanan  güzel bir ahlak içinde insanları mutlu görmek isteyen  bir düşünce sistemi getirmiştir.Bektaşiliğin temel ilkesi de budur.ELİNE BELİNE DİLİNE

Sahip olmaktır.Kişi hareketini önceden ayarlayacak,öz benliğini ölçecek  kendisine zor ve kötü geleni başkasına yapmayacaktır.Sana yapılmasını istemediğin şeyleri başkasına yapmayacaksın.Bununla ilgili Yunus Emre ne güzel söylemiş.

                        Sen sana ne sanırsan ayrığa da anı san

                        Dört Kitabın  manası budur eğer var ise

Hünkar,kadını erkekten ayırmaz. Ailede kadının özel bir ağırlığı vardır.Sözü dinlenir, saygı duyulur, kadın erkekten kaçmaya gerek görmez.Bunun için  Cem’lerde  Alevi ve Bektaşi ayinlerinde kadın erkek yan yanadır Birlikte Cem yapılır, birlikte Dolu içilir.

                        Güzel şah’tan bize bir dolu geldi

                        Bir sen iç sevdiğim birde bana ver

                        Hünkar hacı Bektaşi Veli’den geldi.

                        Bir sen iç sevdiğim birde bana ver.

Alevi-Bektaşilerin  kadına verdiği değeri  bu sevgi ve saygıyı  fazla bulan , kadını bir mal gibi alınıp satılan  meta yerine koyan , peçe arkasına saklayıp onların iffetine güven duymayan  ham sofular elbette  DOLU içilmesini  hoş görmezler..Zira onlar Şarabı şerbeti ahrette içeceklerini sanırlar.Bu dünya da haram dedikleri üzüm Şerbetleri ahrette huri kızları tarafından altın taslarda sunulacak onlarda bu şerbetleri içip mest olmayı hayal ederler.

İlahi güzellikteki huri kızlarını kendi  aralarında paylaşmayı düşünen bu ham sofular  cennete gidecek olan eşleri için  ne ile ödüllendirileceği sorulduğunda" onlar kadın onlar için ödül olmaz"  Ya ne olur sofulara güzel huriler verilir.Peki kim verecek bu hurileri Yaratanın görevlendirdiği melekler verecekmiş. Melek’leri çöp çatan zannediyorlar

Bektaşiler bu Dünya’da Dolu içerler Onların gözü  Cennet’te verileceği  söylenen Huri’ler değildir.Hem Meleklerin çöp çatanlık yapacağına da inanılmaz.

Bu Dünya’da insan gibi yaşamak ,insanlara yararlı olmak, kadınlarında insan gibi yaşamaya hakları olduğunu savunmak  ve kadınların sosyal yaşantıların dışında tutulmasını  önlemek, çağdaş yaşam için mücadele etmek Aleviliğin temel felsefelerinin başında gelmektedir.Hacı Bektaşi veli’de bu tepki pınarında yeşeren,gelişen bir fidan olarak taassuba

Ve şeriata karşı direnmiş, kadını sanatta, kadını müzikte,kadını semahta ,kadını işlikte ve kadını toplumsal yaşamın her alanında erkeğin yanına koyarak tüm insanı değerleri kadın erkek birlikteliğinde görmüştür..Ona göre kadınsız erkek,erkeksiz kadın düşünülemez.

Onun kıblesi insandır.Onun felsefesi "Her ne arar isen kendinde ara, Kudüs’te Mekke’de, Hac’da değildir. Hacı Bektaşi Veli insanı Tanrı ile Tanrı’yı da evrenle bütünleştiren  düşünce sistemiyle evrenseldir.

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*