Asimile etmek istiyorlar

08/12/2007
Asimile etmek istiyorlar 

AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu, hükümetin Alevilere karşı yeni bir açılım hazırlığında olduğunu açıklamasıyla gözler AKP’ye çevrildi. Alevi dedelerinin din görevlisi kadrosuna alınması dahil iki yıl içinde Alevilere yönelik çok ciddi adımlar atılacağını söyleyen Çamuroğlu’na karşı parti yönetimi net bir tavır sergilemese de Türkiye’de Alevilik konusu yeniden gündeme taşındı. Düne kadar ‘Cemevleri kültür yerleridir, ibadethane değildir’ diyen Başbakan’ın önümüzdeki günlerde izleyeceği ‘politika’ ve konuya ilişkin ‘duruşu’ bir hayli merak ediliyor.

Hükümetin hızlı bir şekilde Alevi köylerine cami yaptırıp, cemevlerinin kapısına kilit vurmasına neden olması, inanç önderlerine devlet bütçesinden para ayırmaması gibi somut gerçeklerin yaşandığı Türkiye’de önümüzdeki sürecin nasıl olacağı belirsizliğini koruyor. Yıllardır haklarını çiğnenen, eşit yurttaş muamelesinden muaf olan Aleviler iktidara karşı güvenini yitirdiğinden Çamuroğlu’nun açıklamaları ve devamında gelişen senaryolara şüphe ile bakıyorlar. Konu dahilinde görüş aldığımız Alevilerle son günlerde gelişen olayları masaya yatırdık.
 
Samimiyet krizi var
TURAN ESER Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı
»AKP’nin "Alevi Açılımı"nı nasıl değerlendiriyorsunuz?
"AKP’nin Alevi Açılımı" olarak gündeme gelen bu konu, tuhaftır ama bugüne kadar AKP hükümetince resmen sahiplenilmedi. AKP’nin bu konuda kafası oldukça karışıktır. Bu bir yorum değil, tespittir. Çünkü konuya ilişkin AKP’li milletvekillerinin ve bakanların basın ve medya üzerinden kamuoyuna ulaşan görüşleri birbiri ile taban tabana zıtlık ve kendi içinde uzlaşmaz özellikleri içeriyor. Kendi içinde bir uzlaşması yok. Bu sorunu ele alırken, sorunu doğrudan muhataplarından dinleyerek, politika oluşturmuyorlar. Sünni merkezli bir politika oluşturmak ve Aleviliğin geleneksel ve özgün kimliğine yabancı-laştırarak, devletleştirmek istiyorlar.
»Alevileri yok sayan bir parti bugün değiştiğini mi göstermeye çalışıyor?
Şimdi de değişen bir şey yok. Halen Alevi kurumlarıyla görüşmekten uzak duruyorlar. Hem kendi tabanlarına, hem de Alevi toplumuna izah etmeleri gereken karanlık bir geçmiş tarih var. Bizim geçmişten bugüne tanıklık ettiğimiz tarihte, siyasal İslam’ın, Alevilere hayatı karanlık ettiği bir yaşanmışlık var. Toplumsal belleklerimizin tarihsel kesitlerinde, Madımak katliamı var, Satanistlerle, Aczimendilerle eş değer tutulmak var. Cemevlerimize hakaretler var. Mum söndü iftiraları var. Amasya, Erzincan’da ve TBMM çatısı altında "mahalle baskısı" var. İnancımızı aşağılayan ve küçümseyen demeçler ve yazılı belgeler var. Şimdi bu konuda AKP bugüne kadar bunlara ilişkin toplumun karşısına çıkıp, bu ayrımcı ve dışlayıcı yaklaşımları mahkum etmemiştir, eleştirmemiştir. Özür dikmemiştir.
» AKP ile çözüm mümkün mü?
ABF olarak, Alevilerin sorunlarını çözüme kavuşturmak için demokratik ve hukuksal zeminlerde AKP hükümeti ile buluşmaktan ve müzakerede kaçmayız. Önemli olan çözüme endekslenmiş yaklaşımımızdır. Bunun kural ve kurumları ise bellidir. Bunun için AKP, kendine güdümlü yeni bir Alevi derneği ve federasyonu kurdurtmaktan vazgeçip, mevcut olan ve yıllardır bu ülkede demokratik çerçevede mücadele veren Alevi kurumlarını tanımalıdır. Uzlaşma arıyorsa, beş yıldır randevu vermekten kaçındığı, Alevileri hemen görüşme ve müzakere için davet etmelidir.
»Cemevlerine "cümbüş evi" diyenler, bugünkü söylemleriyle çelişiyor mu?
Hem de çok ciddi bir çelişki bu. Düşünebiliyor musunuz, sadece dün değil, bugün dahi çelişiyorlar. Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Karacaahmet Cemevi yıktırmaya çalıştı. Eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necati Tayyar Taş 2002 yılında "Cemevi ibadet yeri olamaz. Cemevi bir cümbüş yeri, oralarda saz çalınıyor" zihniyetini temsil ederken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Cemevi, inançları yerine getirme ve ibadet yeri değildir. Müslümanların mabedi 14 asırdır camidir. Ne ney üflemenin, ne sema ayininin, ne Alevilerin cem ayininin, semah ve niyazının, namaz dengi bir ibadet sayılması mümkün değildir" diyerek tartışmaya nokta koymak istemiştir. Bugün ise Reha Çamuroğlu, "Aynı şekilde insanların ibadet ettiği özel mekânlar Cemevleri ibadethanedir ve fiili statülerinin resmileşmesi gerekir" diye demeç verirken, diğer AKP’li milletvekili Hüseyin Tuğcu, "Cemevleri ibadethane sayılamaz" diyor. Bu iki Alevi milletvekili arasında uzlaşma önerisini ise Sünni inançlı AKP Yozgat milletvekili Mehmet Çiçek getiriyor. Çiçek ise Alevileri Sünnileştire-cek model için "Camide namaz kılınır, cemevinde ise semah yapılır" görüşünü AKP adına savunuyor. Yani Cemevi ibadet yeri değil, "zikir evidir" tanımı getiriyor. Kısacası hükümetin, yani AKP’nin kafası karışıktır. Böylece bilinçli olarak ikna olmadıkları konuda toplumun da kafasını karıştırmak istiyorlar.
AKP şimdiden Muharrem orucumuzun olduğu ay içinde iftar hazırlığına girişmesi, Alevilerin hukuksal alanda çözüm bekleyen sorunlarını örtmeye dönük çabalardır. Kaldı ki, Alevilerin Muharrem ayında tuttukları yas ve oruç gösterişi reddeder. Alevilerin 12 günlük yası "Matem" orucu, Kerbela’da İmam Hüseyin ile birlikte şehit edilen 73 can içindir. Siyasi şova dönüştürülemez.
»Peki yıllardır çözümsüzlükle karşı karşıya olan Alevilerin sorunlarını çözecek bir yol ve yaklaşım var mı? Ya diyalog?
Çözüm devletin din dışı kalmasını sağlamak olmalıdır. Yani inancı vicdanlara, hukuksal düzenlemeleri devlete bırakmak gerekir. Devlet bireylerin dini inanışlarına karışmamalı, dini konularda tanımlar yapmaktan vazgeçmeli, nerenin ibadet yeri olup olmadığına karışmamalıdır. Ancak bunları tanımakla yükümlü olmalı ve eşit düzeyde durmalıdır. Aleviler kendi inançsal dünyalarına, değerlerine ilişkin teolojik, tarihsel ve sosyolojik açıdan kendi tartışmalarını, kendi inanç önderleri ile yapar. Bu görev AKP hükümetine ait bir tartışma değildir. Hele hele "laik" olduğunu iddia eden bir devlet adına bunu sürdürmek hiç de doğru bir yaklaşım değildir. Alevilerin özlemi bellidir. Özgürlükçü laikliğin, demokrasinin ve hukukun evrensel değerlerini ve tarihsel kazanımlarını referans kabul ederek kurumsallaşmasıdır.
Turan Eser
Bu sorunu ele alırken, sorunu doğrudan muhataplarından dinleyerek, politika oluşturmuyorlar. Aleviler üzerinde Sünni merkezli bir politika oluşturmak istiyorlar.

Ali Murat İrat
Aleviler unutulmadı sadece unutulmuş gibi yapıldı. Devlet her daim gözetledi. Bu politika Aleviliği ne yazıkki Alevilere unutturmaya yaradı. Aleviliği uzaklaştırıyorlar.
Doğan Bermek
Aleviler her zaman fark edilmişlerdi, ancak Diyanet İşleri ve inanç üzerinden siyaset yapan tüm kurumların işine gelmediği için bu konu gündeme zamanında gelmedi.
Kazım Genç
Türkiye’de 87 bin cami var ve bunların hepsi kamu malları üzerine yapılmıştır. O zaman Alevilerin ibadet yeri olan cemevlerine de arsa tahsis edilmesi gerekir.
Turgut Öker
İktidar erkini ellerinde bulundurmanın avantajıyla, Alevi toplumunu maddiyatla satın almaya çalışıyorlar. İnsanların içinde bulunduğu ekonomik koşullardan, imkânsızlıklardan dolayı parayla, bugüne kadar katliamlarla yapamadıkları şeyi yapmaya çalışıyorlar. Masada Aleviliği Sünnileştirmek istiyorlar.
TURGUT ÖKER
Avrupa Alevi Birlikleri Konf. Genel Bşk.
AKP’nin Alevilerle ilgili açılım yapmak zorunda hissetmesi, varlığını bugüne kadar kabul etmediği Alevi toplumuna ilişkin, iyi niyet ve bugüne kadar yapmadığı şeyden olumlu bir şeye yönelme duygusundan daha çok zorunluluktan kaynaklanıyor. Burada bir çok etken var, eğer bugün hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda Alevilerin sorunlarını her platformda gündeme getiren Alevi platformu var. Türkiye’yi yönetenlerde fiili olarak ce-mevlerinin inanç merkezine dönüşmesini engeleyemediklerinden dolayı son birkaç yıl içinde kendileri de yasaları çiğneyerek cemevlerinin gerek açılışına, gerekse temel atma törenlerine katılmak durumunda kalıyorlar. Bunu AKP’li belediye başkanları da yapmak durumunda kalıyor. Bu açılım bir devrim falan değil bu açılım devletin bir utançtan ve ayıptan kurtulma-sıdır. Tek dil, tek din ve tek inanç yaratma bir devlet politikasıdır. Tarih boyunca Aleviler katledilmeye çalışılıyordu, şimdi Alevilik katlediliyor. İktidarda olmanın, İktidar erkini ellerinde bulundurmanın avantajıyla, Alevi toplumunu maddiyatla satın almaya çalışıyorlar. İnsanların içinde bulunduğu ekonomik koşullardan, imkansızlıklardan dolayı parayla, bugüne kadar, katliamlarla yapamadıkları şeyi yapmaya çalışıyorlar. Masada Aleviliği sünnileştirmek istiyorlar. Alevi toplumunun kendi içindeki sorunlara yönelik hakemlik yapması onun haddine değil.İftara katılacağını söylüyor, oraya gideceğine Madımak’ın önüne gitsin, show yapacağına gitsin Madımak’ta yakılan insanların yerini nasıl et lokantası yapılmış onu görsün. Kendine bağlı Sivas AKP Belediye Başka’nın insani değerlerle nasıl alay ettiğini görsün. Madımak’ı işletenlere ruhsat verirken iftara gelip show yapması inandırıcı mı sizce? AKP’nin tamamıyla ele geçiremediği beldelere, ilçelere bakın genellikle Alevilerin yaşadığı yerlerdir. Kitlesel olarak AKP’ye teslim olmayan Alevilerdir. O yüzdende Alevilerin direncini kırarak Türkiye’ye egemen olmak istiyor.
Aleviliğin için boşaltmak istiyorlar
DERTLİ DİVANİ Dede
Alevi açılım politikası asimilasyon politikasının bir başka biçimi. Düne kadar, cemevleri "Eğlence yerleridir, cümbüş evleridir" diyen bir başbakanımız vardı, düne kadar bunu söylüyordu. Karacaahmet Dergahı’ndaki cemevini belediye başkanlığı döneminde yıktırmaya gelen aynı insan, Sivas’ta sanatçı dostlarımızı yakan insanların avukatlığını yapan onların yandaşları. Şimdi nasıl Alevilere yönelik bir açılım yapacaklar? Ne yapacaklar; kendi sistemlerinin içerisine çekecekler, kendileriyle barışık bir Alevi toplumunu birilerinin arayıcıh-ğıyla yaratmaya çalışacaklar. Eğer devlet, adam gibi devlet olmak istiyorsa tekke ve zaviyeler yasasını düzenlesinler yeniden. Diyanet teşkilatının kademeli olarak lav edilmesi gerekiyor. Her cemaat, kendi inançlarının gereklerini kendisi finanse etsin. AKP’nin yaptığı tamamen, birilerinin arayıcıhğıyla Alevi toplumunun kafasını karıştırmak, suyu bulandırıp orada av avlamak, kendine pay çıkarmaktır. Cemevlerinin yasal bir statüye kavuşmalıdır. Yani, "cemevleri Alevi Bektaşi toplumunun ibadet yerleridir," diye bir madde konulması gerekir. Cami ile cemevinin bir olmasındaki amaç, Aleviliğin içerisini tamamen boşaltmak. Devlet dedelere kadro verir, maaş bağlarsa, senin dede olarak gönderdiğin adam hoca olarak sana geri döner.
Aleviler kullanılıyor
KAZIM GENÇ Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Bşk.
Geçen hafta içinde Fermani Altun Cemil Çiçek ile görüştüğünde Çiçek, böyle bir şeyin mümkün olmadığını ve hükümette gündeme gelmediğini dile getiriyor. Durum bu kadar açıkken bunun AKP’nin "Alevi Açılımı" olarak değerlendirmesi bizim açımızdan doğru değil. Bu işin bir yönü, işin diğer yönü ise AKP, yapılan tartışmayı seyrediyor.
Oradan kendi menfaatine bir şey çıkar mı çıkmaz mı, onu bekliyor. Ve AKP bu tartışmanın içinde olmak istemiyor çünkü içinde olduğunda söyledikleri ile şimdi kamuoyunda söylenenler arasında büyük bir fark olduğunu ve birebir çeliştiğini görecek. Alevilerin istemleri, talepleri yıllardan beri raporlar halinde devletin yetkili birimlerine sunuluyor ve ellerinde var. Alevilik Anadolu’da kendine özgü yaşayan bir inançtır, bu inanca saygı göstermek gerekir ve artık inkardan vazgeçmek gerekir.
Türkiye’de 87 Bin cami var ve bunların hemen hemen hepsi kamu mallan üzerine yapılmıştır. Yani, arsa tahsisini devlet yapmıştır. O zaman Alevilerin ibadet yeri olan cemevleri-ne de arsa tahsis edilmesi gerekir. Alevi köylerine cami yapmaktan vazgeçip, cemevlerini yapmalarına olanak sağlanması gerekir.
Laik bir devlette devletin dini kurumu olmayacağı için Türkiye’de Aleviler önemli bir nüfus ve önemli bir güç; bu yüzden siyasi partiler gözlerini Alevilerin oylarına dikiyorlar ve Alevilerden oy almanın hesaplarını yapıyorlar. AKP -kim ne derse desin- İslami bir parti, bu söylemin İslami bir partiden dile gelmiş olması basına enterasan geliyor ve basın bunu tartışma konusu yapıyor. Diğeri ise 2008 genel bütçesinde Alevilere ayrılmış bir pay yok. O yüzden bunlar sadece konuşulacak ve kenarda kalacak.
DOĞAN BERMEK Alevi Vakfı Federasyonu Genel Bşk.
»AKP’nin Aleviler üzerindeki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
AKP’nin henüz üzerinde konuşabileceğimiz bir Alevi politikası olmadığı son iki üç gündür meclisteki konuşmalarda da beyan edilmiş bulunmaktadır. Ortada bir parti politikası değil, Alevi kökenli bir AKP milletvekilinin açıkladığı bazı konular var, ama gerek bütçe konuşmalarında, gerekse AKP yetkililerinin açıklamalarından anladığımız kadarı ile bu konular bugünkü halleri ile bir AKP milletvekiline ait dilekler ve temenniler olmaktan öte gitmiyor.
»Onca yıl Alevilerle görüşmeyi red eden bir parti, bugün neden Alevileri merkeze alıp kendi bünyelerine katmak istiyorlar?
Bizleri ilgilendiren bu vaatlerin yapılması değil, samimi olup olmadığıdır. Aleviler her zaman fark edilmişlerdi, ancak ülkemizde Diyanet İşleri ve inanç üzerinden siyaset yapan tüm kurumların işine gelmediği için bu konu gündeme zamanında taşınma-mıştır. Son yıllarda gerek Alevi örgüt-lenmesindeki güçlenme, gerekse her biri 2000 kişi tarafından Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine açılan davalar, AİHM mahkemesine kadar giden bazı kişisel davalarda alınan kararlar, AB’nin inançlar karşısındaki tavrı ve AB İlerleme Raporlarında bu konunun, olması gerektiği gibi, gündeme gelmesi ve gündemde kalması AKP yönetimini ister istemez pek de sevmediği bu konuda bir şeyler yapmaya zorlamaktadır. Şimdi bir şeyler yapar gibi görünerek, ama sadece bir şeyler diyerek yapılacakları elden geldiği kadar ertelemeye çalışmak sürecine girilmiş de olabilir. Diğer yandan Alevi kesim önemli oy potansiyeline sahiptir ve siyasi partiler bu potansiyelden mutlaka kendilerince uygun biçimlerde yararlanmaya çalışmaktadır. AKP’de ve ülkemiz siyasetinde bu tür çelişkilere çok sık rastlandığını biliyoruz. Sn. Başbakan daha birkaç yıl önce, demokrasiyi, de istedikleri durağa gelince inecekleri bir tramvay olarak tarif etmişti. Dola-yısı ile ülkemiz siyaset adamlarının çelişik söylemlerine epeyi alışkınız.
»Alevilerin orucu olan Muharrem orucunda AKP iftarda bir araya gelmeyi düşünüyor, bu ne kadar samimi sizce?
İftara da gelebilirler, ‘Asure’ye de. Herhalde onlara kimse Muharrem Orucu’nun 12 gün sürdüğünü ve 12. günde aşure yapıldığını anlatmamış ki, oruç varsa iftar vardır diyerek bir düzenleme planlamışlar.Ancak biz her yıl binlerce kişiye zaten aşure dağıtırız, Anadolu Sünnileri dahi aşure yapar dağıtır, böyle bir buluşma bizim geleneklerimizde çok köklü olarak yer etmiştir, bunu yeni fark edenler var demek ki.
»Dedelerin kadrolu yapılıp maaşa bağlanmasına dair bilgiler var, meseleye nasıl yaklaşıyorsunuz?
Eğer bu devlet inanç hizmetleri için kaynak ayırmaya devam ediyor ise, Sünni İnanç önderleri nasıl kadrolarda bulunuyor ve hizmetlerini o kadrolarda sürdürüyorsa, Alevi İnanç önderleri de benzer kadrolarda benzer haklara sahip olmalıdır.
* * *
Aleviliğin ‘kötürümleştirilmesi’ operasyonu
ALI MURAT İRAT
»AKP’nin Aleviler üzerindeki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
AKP’nin Alevi politikası da örneğin Kürt politikası gibi yokluk ve muğlaklık üzerine kurulmuş durumda. Aslında AKP için bir inanç topluluğu, bir kültür ya da bir kimlik olarak Alevilik yok ancak politik bir unsur olarak Aleviler var. Fakat bu bakışı AKP ile sınırlamak bizi yanlış noktalara da götürür kanısındayım. Çünkü sözü edilen bakış artık neredeyse devletin resmi bakışı haline de gelmiş. Daha da acısı bu tarz bir siyasetin yalnızca sağ-muhafazakar parti ya da örgütlere değil solda sirayet ettiğini görüyoruz. Özellikle i960 ve 70’lerde Aleviliği değil ama Alevileri muattap alan bir sol siyaset güdüldüğü için o tarihlerden itibaren Alevilik tabir-i caizse yaban ellere kaldı. Dolayısıyla AKP’nin sözü edilen reel politik tavrı, ki ben bunu sistematik politik bir bakış olarak görmüyorum, aslında hükümet etme gücünden kaynaklanan cesur ancak muğlak bir girişimdir. Tam da bu nedenledir ki henüz bu haliyle samimiyetten uzaktır. Aslında şu an bu işe soyunmuş olduğu söylenen politik figürler zaten başlıbaşına ilginçlikler arzediyor. Bir yanda 1990’h yıllarda cemevi yıkmaya çalışan bir belediye başkanı, 2000’li yıllarda başbakan olarak Alevi sorununu çözme yolunda adım atmaya çalışıyor. Diğer yanda ise AKP’den milletvekili olmuş ve fakat zamanında "Diyanetle baş başa diyalogun Aleviliğe hiçbir şey kazandıra-mayacağını" iddia eden bir entellek-tüel. Gösterilen çabalar ilk etapta takdire şayan gelebilir. En azından buna cesaret edildiği için. Biz de, insanlar elbette zamanla gelişir ve değişir diyebiliriz. Ancak bunun için öncelikle bir özür dilenmesi gerekiyordu.
»Aleviler şimdi mi fark edildi yoksa kendilerini mi fark ettirdiler?
Hayır, Aleviler şimdi fark edilmedi. Aleviler bu ülkede en fazla farkına varılan, farkında olunan topluluktur. Hatırlanmak zorundaydılar. Evet Aleviler unutulmadı sadece unutulmuş gibi yapıldı. Devlet her daim gözetledi. Ancak bu politika Aleviliği Alevilere unutturmaya yaradı. Aleviler değil ama Alevilik şimdi mi fark edildi dersek; işte burada asıl unutturulmaya çalışılan ve Alevilerin tarihsel müttefikleri tarafından da ihmal edilen şey tam olarak bu: Alevilik. İhmal, beraberinde yıllar geçtikçe yeni bir Aleviliğin inşasını getirdi. Şimdi nerdeyse tamamlanmak üzere olan bir Alevilik kurgusu var ki eğer başarıya ulaşılırsa hiç kimsenin Alevi meselesini çözmesine gerek duymadan Alevilerin hepsi ya sünnileşecek ya da ateizme doğru kayacaklardır.
»AKP tarafından bu bir sahiplenmemi yoksa sünnileştirme politikası mı? Neden?
Bu söylem, bir açık örtmek için de kullanılıyor. Bugün ortalama Alevinin kafasına ve hatta Sünni bireylere şu soruyu sordurtmayı başardı sistem: Alevilik nedir? Bu meseleyle temas edilen her noktada öncelikle bu soruya yanıt aranır oldu. İşte bu soruya yanıt üretme gayreti de en az soruyu soranların ki kadar politik bir duruma denk düşüyor. Alevilik yalnızca Aleviliktir. Bu kadar basit ve kolaydır bunun cevabı. Ancak bununla yetinmeyenler özellikle de Alevilik üzerine konuşan bazı muhafazakar Sünniler önce şu sorulara yanıt vermek durumunda: Sünnilik nedir? Örneğin El Kaide Sünni bir örgüt müdür? Ya da İslam Devleti hüviyetinde olmasına karşın topraklarını ABD ya da İngiltere’ye peşkeş çeken Suudi Krallığının, hatta peygamberin evini yıkan bu krallığın sünni olduğunu düşünüyorlar mı? Ya da başka bir örnek: İsimleri Ali ya da Ömer olduğu için, sadece bunun için Irak’ta boğazları kesilerek öldürülen onlarca insandan hangilerinin davranışı daha sa-hih’tir. Hangileri İslam için bunu yapmıştır? Eğer hiç birisi İslam değilse bu insanların davranışlarının İslam’ın içinde olduğuna onları kim ikna etmiştir.
Hatta derin teolojik tartışmalara girilirse Sünniliğin ne kadar çeşitlenebilir olduğunu da göreceklerdir. Dolayısıyla Sünnilik nedir sorusu ne kadar saçmaysa Alevilik nedir sorusu da o denli saçmadır ve politiktir. Aleviliğin "kötürümleştirilmesi" operasyonu yürütülmektedir. Yoksa amaç yeni Sünniler yaratmak değildir.
HAZIRLAYANLAR: GÜLSEN İŞERİ – TACİM AÇIK
* * *
Seçime hazırlık yapıyorlar
MUNZUR AYDOGAN Gazi Cemevi Yönetim Kurulu 2. Başkanı
Uzun bir süredir iktadarda olan Akp’ye genel olarak bakıldığında Aleviler ve Cemevleri ile ilgili olarak herhangi olumlu bir politika geliştirememiştir. Gazete kağıtlarını süsleyen düşüncelerinin sadece bir rivayet olduğu ortadadır. Reha Çamuroğlu’nun çabaları olumlu yöndedir ama ne kadar başarılı olur bilinmez.
HIDIR KIZILIRMAK Gazi Cemevi Mütevelli Yönetim Kurulu Üyesi
Seçim sürecinde yürüttüğü çalışmalarına bakıldığında alevi cemaatini ilgilendiren hiçbir olumlu bir düşüncesi bulunmayan AKP bugün AB’nin baskıları sonucu Alevilerle yakınlaşmaya çalışıyor. Geçmişe dönüp baktığımızda başbakanın belediye başkanlığı döneminde Karacaahmet Cemevi’ni ortadan kaldırmak istemesi daha dün gibi hafızalardadır. Aleviler Diyanet İşleri’yle yakınlaştırılmak istenmektedir. Oysa ki Diyanet İşleri Cumhuriyet rejimine inanmayan bir kurumdur.
VELİ GÜRSOY Cemevi Dedesi
Geciken adaletin tecelli etmesinden yanayız. Devlet her inanç grubuna eşit davranmak zorundadır. Bu demokrasinin bir gereğidir. Bu ülkede Sünniler, Aleviler, Süryaniler ve Hiristiyanlar var olan bir gerçektir. Bu gerçeği oy kullanımında sahiplenip sonrasında ötekileştirmemek gerekir. Anayasanın 10. 14. 24. 36. ve 136. maddesi ortadan kalkmadıkça ya da ciddi bir değişiklik yapılmadıkça bizlerle yakınlaşmayı düşünmesinler. AB ilerleme raporları neticesinde AKP’nin sıkıştığı ortadadır. Yapılması gerekenler yapılmamaktadır. Bunlar olmadan dedeleri kadroya alsan ne olur almasan ne olur öncelikle varlığın kabul edilmesi gerekir.

TOLGA YILMAZ Birgün

 

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*