BABA İSHAK
Ceyhun Atıf Kansu
"Hey oğul, gel gidelim seninle Ferhat iline
Sevinin dal dal sarktığı elma bahçelerine
Amasya’dır, bir kan gülü açar mağrasında
Horasanlı Baba İlyas yolcusu İshak’m
Güneşteki kardeşliğin ekmekteki güneşin
Türkmen töresinde bir eski devrimcinin
Anadolu’nun gökyüzüne vuran öyküsüne
Bir yaprak açıp insanın gönül betiğinden
Derdi ki,İshak Baba Türkmen
"Bizler Oğuz oğluyuz, kutsaldır toprağımız
Gökyüzüdür bayrağımız, dolaşır şarabımız
Bir eşit salkımdan mayalaşıp elden ele
Yer yüzünde insan oğlundan yanayız
Karşıyız bey oğluna, sultan kuluna
Seviden, hoşgörüden, gülüşten
Dut yaprağını ipeğe çeviren işten yanayız"
Duyurtu saldı ki köylü Anadolu’ya
Ermiş savaşçı Baba İshak,
Bir bozuk düzendir Selçukoğlu Konya
Acemdir saray direği, yabandır yıkılacak
Hıgıldayan bir güzel düzendir akça kavak
Obaların direğini tutan halk ağacı’…
Bir kulaktır ses alır, saraydan dışarı
Köylü Anadolu’nun Türkmen oğullan
Vardılar Baba fshak’ın eteğine
Al yazma kadınlar, çocuklar söğüt dalı sapan
Dediler: Söyle Baba İshak, öğret, yol, iz aç bize
Karabulut bunalımı atalım üstümüzden.
Sevinç mayası kat kara somun ekmeğimize
Geldik işte, Canik dağlarından oba,oba
Çorum’dan, Sivas’tan ve uzak Maraş’tan
Gecelerimizi yıldız kağnılanyla çekerek
Baba İshak eyitti mağrasından, seslendi:
"Kardaş, Türkmen oğulları, yer yüzü evinizdir
Toprağıyla yaşadığımız, ekmeği ile döşediğimiz
Ve bir gül dalı altında birleştiğimiz
Bir eşit dönüşümdür ölüm1..
Üç yağıdır savaşacağınız; "Baskı-ezinç-yağma
Üç dostunuz var: "Yaşamak gönlünüzce…"
Beyliğiniz söylenir dilinizce
Buğday, su ve güneş yetmeli evinizce…"
Baba İshak, tan yeri ağaranda, çoban yıldızı yol verende
Düştü Türkmen oğullannın önüne.
Bir kol Sivas yollanndaydı.
Parayla tutulmuş Frenk askerleriyle
Köylü buğdayı altına çeviren çarşı beyleri
Sürüklenip gittiler değirmeni döndüren suyla.
Ne ki hey oğul, öykümüzün sonu acı,
Varlıklı sultanların utkusu kıyıcıdır.
Devrildi bozkır güneşi karanlığın ardına
Kırşehir kilimi yandı Malya ovasında.
Yalnızdı Tokat Türkmenler’i ve Adıyaman çobanlan
Bir umut eğiliyorlardı, belki Amasya ovası
Doğurgan gücüyle buğdayın anası
Yedi kılıçlı yörük kadını, güneş arka çıkardı halka
Bir güzel düş adına çarpışan Baba Ishak’a
Gün döndü, gün devrildi bir kan düğünü
Gelin bacılan ve Türkmen savaşçıları bir gerdekte
Amasya’da ay doğarken devirdi geceye
Yetiş ey Baba İshak dediyse de köylü Anadolu
Yetişemedi…
Şundan ki, Amasya’da ay doğarken
Bir düş salkımıydı kalenin burçlarında
Baba İlyas’ın sallanan ermiş başı..
Ay başlangıçtır yaz gecesine,
Seher vaktine ve yol çıkışlarına gebe.
Işığın doğurgan anasından…
Sürdü halk dalının kırımı, yarayı gül yaprağı ile saran
Gönüller çardağı Hacı Bektaş gününe dek..
Yetişemediğinden ermiş dut ağacı Baba îshak
O kanlı kıyımdan kalmadır, Anadolu’da açan her gelincik
Kaynak: http://www.dermandem.com/showthread.php?t=128