El Ele Tutmamız Lazım

Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy:
“El Ele Tutmamız Lazım”

Ahmet Koçak, Genel Ajans

Alevi-Bektaşiler, 10 – 11 Eylül 2011’de “Dergâhta Birlik” amacıyla Hacıbektaş’ta toplandılar. Hacıbektaş Kültür Merkezi’nde muhabbet erkânıyla yapılan toplantıya Avrupa, Balkanlar ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen altı yüzü aşkın can katıldı.

Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy’un “Dergâhta Birlik” çağrısıyla yapılan toplantıya dedeler, ocakzadeler, zakirler, hizmet sahipleri, âşıklar, sadıklar ve muhipler katıldı. Toplantıya Nusyarilerin ve Tahtacıların temsilcilerinin yanı sıra 11 Haziran’da merkezi Arnavutluk’un Tiran kentinde bulunan Dünya Bektaşiler Birliği’nin liderliğine seçilmiş olan Baba Mondi (Edmond Brahimaj) de katıldı. Çok sayıda demokratik Alevi-Bektaşi örgütünün yöneticisi, bu örgütlerin inanç kurulu ve yol erkân komisyonlarının üyeleri de toplantıda yer ve söz aldı. Aydınlar, sanatçılar, yazarlar ve akademisyenler de toplantıya katkılarını sundu.

Salon kapasitesi dikkate alınarak belirlenen davetli sayısının sınırlı tutulmasına karşın katılımın yüksek olması nedeniyle onlarca konuk oturumları ayakta takip etmek zorunda kaldı.

Toplantı 10 Eylül, Cumartesi günü saat 10.00’da açılış programı ile başladı. Alevi-Bektaşi ibadetindeki on iki hizmetten birisi olan “Çerağ Uyandırma” hizmetini Mehmet Turan Dede yaptı.

Sonra Postnişin Veliyettin Hürrem Ulusoy, açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı.

Konuşmasında bu toplantının amacının, “el ele, gönül gönüle olup, inançsal anlamda Alevilerin birliğini sağlamak, sorunlara birlikte çözüm aramak” olduğunu belirtti. Bir yılı aşkın süredir sürmekte olan ve hem ülkenin hem de Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yapılan toplantılara değinen Sn. Ulusoy konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Neden yollara düştük, neden böyle bir toplantıya gereksinme duyduk?

Başta, neredeyse bir yüzyıl boyunca yaşanan tüm modern baskı ve asimile etme çabalarına karşın Alevi-Bektaşiler inançlarına, yollarına inatla sahip çıktığı için yollara düştük.

Biraz sonra Alevi-Bektaşi toplumunun, bu toplantıda tartışacağımız ve çözüm arayacağımız sorunlarını sıralayacağım. Evet, sorunlarımız çoktur. Ancak şurası çok da açıktır ki Alevi-Bektaşi toplumu tüm baskı ve asimilasyon dayatmalarına karşı direnmiş, kendini, inancını, yolunu korumuş ve varlığını tüm ülke çapında, hatta uluslararası alanda duyurmayı başarmıştır.

Toplumumuz, içinden geçtiği zorluklardan süzülen bir bağlılıkla yolla ve inançlarına tutkun olduğu sürece aşamayacağımız hiçbir sorun yoktur. Kızılbaş, Alevi-Bektaşi toplumu yola ve inançlarımıza böyle sıkı bağlılığı olduğu için biz de yollara çıktık. Sorunlarımızı belirleme ve giderme kararlılığını bu güçten, sizlerden alıyoruz dostlar.

Türkiye ve Avrupa’da birçok şehirde toplantılar yaptık. Bu toplantılara civar il, ilçe ve yörelerden gelen dedeler, zakirler, hizmet sahipleri, dernek ve vakıflarımızın yöneticileri ve canlar katıldı. Bu katılımcı canların hepsi olmasa da çoğu toplantılarda söz aldı. Sınırlı zaman içinde bile olsa görüşlerini, gördüğü eksiklerimizi, düzeltme yolları üzerine önerilerini söyledi.(…)

Tarihin derinliklerinde aynı böl-yönet siyasetinin sonucu oluşan ve aslında birbirinden çok da farkı olmayan Babagan, Çelebi, Dedegan kolları, bunca deneye karşın hala bir araya gelememektedir. Hatta modern böl-yönet siyaseti bu çatlağa kamayı sokup, ayrılığı derinleştirmeye çalışmaktadır.(…)

Kuruluşundan sevinç duyduğumuz Cumhuriyet’in toplum çapında uygulamaya koyduğu ilk siyasi kararlarından biri Aleviliği-Bektaşiliği yasaklamak olmuştur. Başta Hacı Bektaş Veli Dergâhı olmak üzere neredeyse tüm Alevi-Bektaşi dergâhları kapanmıştır.

Bugün Hacıbektaş’a gelen Alevi-Bektaşiler kendi ata yadigârı binalarına müze giriş parası ödeyerek girebilmektedir.(…)

Bugünlerde hükümet, gayrimüslim vakıflarının gasp edilmiş mülklerinin bazılarını iade etmek istiyor. Doğru da yapıyor, ancak bunun Alevi-Bektaşi vakıflarının gasp edilmiş mallarına da uygulanması gerekmez mi?

Modern demokrasinin, insan haklarının ve inanç özgürlüğünün temel kurallarına kökten aykırı olan “Tekke ve Zaviyeler Yasası” hala duruyor. Bu yasanın kapsamına giren bazı tarikatların işlemesine izin verilirken ya da göz yumulurken Alevi-Bektaşilere yapılan baskılar hafızalardadır.(…)

Burada baskılara değinirken, Sivas’ta yakılan canlarımızı, Dersim Kırımını, Kahramanmaraş Katliamını, Kırıkhan’ı, Çorum’u unutmadığımızı söylemeye bile gerek duymuyorum. Çünkü bu yangın ve katliamların acısını yüreğinde duymayan tek bir Alevi-Bektaşi bile yoktur.(…)

Birkaç gün önce yıldönümü gelen 6-7 Eylül olayları ile bir kez daha hatırladığımız gibi bu toprakların gayrimüslim evlatlarına yaşatılan acıları da unutmadık.(…)

Yasakları aşarak dergâh ve vakıf olarak çalışabildiğimiz yerlerde bir başka eksiğimizi öze çarpıyor. Önemli eksiğimiz olan eğitim kurumlarını bir türlü inşa edemedik, eğitimci yetiştiremedik ve kadro kuramadık. Başkalarının pek çok vakıf üniversitesi var, bizim ilkokul düzeyinde bile bir okulumuz yok…

Bunlar olmadan, devlettin ve hükümetin zorunlu din dersleri aracılığı ile asimilasyonu pekiştirmeye kararlı göründüğü günümüzde gençlere ulaşmak, onları asimilasyondan korumak, gönüllerine yol aşkını sokmak olanaklı değildir.(…)

Bunların yanı sıra gençliğimizi bir bütün olarak etkileyen başka sorunlar da vardır. Bildiğiniz gibi Türkiye bir bütün olarak nazik bir dönemden geçiyor. Hepimizi üzen bir iç savaş ortamı yaşanıyor. Buna bağlı olarak, genel olarak toplumda ve bu çerçevede bizim gençlerimiz arasında, ne yazık ki, ırkçı, milliyetçi görüşler de ortaya çıkıyor.

Bizim inancımız, yolumuz daima barıştan, kardeşlikten, sevgiden yana olmuştur. Hünkâr’ın düsturu, “72 milleti bir bilmek”, kendimiz için ne istiyorsak, başkaları için de onu istemektir. İçinden geçtiği bu zorlu günlerde bizim, yolumuzu ve bu düsturlarını yüksekte tutmamız, gençlerimize kavratmamız gerekiyor.(…)

Günümüz, bu değerlerimize sahip çıkmanın ve hayatımıza uygulamanın zamanıdır. El ele verip bir araya gelmeden, bu görevin üstesinden gelemeyiz. Temel değerlerimize dokunmadan ve esastan ayrılmadan, günün toplumsal ve ekonomik şartlarını da dikkate alarak yenilenip, bir çatı altında toplanmalıyız. (…)

Bu yoldan yok olmamak için gönüllerimizi birleyip, yola teslim olmalıyız. Bu toplantı tüm ocaklara, süreklere, dedelere, babalara, rehberlere, zakirlere, dergâhlara, tüm hizmet sahiplerine ve demokratik kuruluşlarımıza, derneklerimize, vakıflarımıza bir çağrı olmalıdır.

Bizi bugüne getiren tarihsel yapımız bellidir. O tarihsel yapıyı günümüz koşullarında yeniden inşa etmeye girişelim.

Bu çalışmaya rızalıkla katılalım ve gönülleri birlemenin, yola teslim olmanın zeminini oluşturacak geniş bir kurul oluşturalım. (…)

Birlik mümkündür. El ele vermek bizim erkânımızdır, “El ele, el Hakk’a.” Alevi-Bektaşi toplumu bizlerden bunu istemektedir. Tarih bizden bunu istemektedir.(…)

Evet, biz bu toplumda eşitlikten başka bir şey istemiyoruz. Kimseye üstünlük, ayrıcalık tanınsın istemiyoruz. Kimseye dini, dili, ulusu, rengi, inancı, mesleği nedeniyle ayrımcılık yapılmasın istiyoruz.”

Sn. Ulusoy’un konuşmasının ardından toplantının birinci oturumu başladı. Divan yazmanı Recai Varlı’nın yanı sıra Antalya Abdal Musa Derneği Başkanı Gülçin Akça, Dertli Divani, sanatçı Mercan Erzincan ve araştırmacı yazar İlhan Cem Erseven’in yer aldığı divanın kolaylaştırıcılığını Sn. H. Sinan Ulusoy yaptı.

Konusu, “Dergâhta Birlik Toplantıları Hakkında Bilgilendirme” olan oturumda, halk ozanı Dertli Divani, yurt içinde ve dışında yapılan hazırlık toplantılarının yer ve tarih dökümünü içeren ve bu toplantılarda dile getirilen ortak sorunları sıralayan bir sunum yaptı. Dertli Divani ilgili sunumunu yaparken yapılan toplantılardan görüntülerle ilgili bir görsel sunum da yapıldı. Ardından katılımcılara söz verildi.

HBVAK Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez toplantıya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: Sevgili dostlar, Hünkârımızın manevi huzurunda hepinizi hürmetle selamlıyorum. Kendi özünü kaybeden topluluklar başkalarını şikâyet etme hakkına sahip değillerdir. Biz kendimize sahip çıktığımız oranda varız. Yola aykırı davranışlar insani özellik gereğidir ve arıtmalıyız. Doğru yapmalıyız. Yolun gereği neyse o yapılmalıdır.

PSAKD Genel Başkanı Hüseyin Güzelgül’de düşüncelerini şöyle ifade etti:

13.yüzyıl’da katliamlar yaşanırken, Aleviler dağılma sürecinde iken Hacı Bektaş Veli İnsan Hakları Beyannamesine temel olacak bir birlik ve maya yaratmıştır. Bu süreç bizler için çok önemlidir. Pir Sultan kurumları olarak destekliyoruz, efendimizin yanındayız.

Toplantının birinci gününe davetli olarak katılan Baba Mondi katılımcılara şöyle seslendi:

İlkönce hepinize çok teşekkür ediyorum bu kutsal toplantıya geldiğiniz için. Ulusoy dedeme çok teşekkür ediyorum ki, ilk defa Hacı Bektaş’tan sonra birliği sağlamaya çalıştığı için.

Biz Arnavutta bir sözümüzü var. Eğer dergâh iyi gitmezse devlette iyi gidemez. Hacı Bektaş bizim pirimiz. 40 yıl okudu ve çile çekti. Ondan sonra dünyanın en büyük adamı oldu. Biz Alevi Bektaşiler birliği alarak başlayalım. Bu kapasitemiz vardır.

İlk oturum saat 12.00’de tamamlandı ve katılımcı canlar Karacaahmet Dergâhı’nın misafirhanesinde verilen lokmaya davet edildi.

İkinci oturum saat 14.00’de Erdal Erzincan, Gani Pekşen, Tolga Sağ, Dertli Divani ve Mercan Erzincan’ın birlikte seslendirdiği nefeslerle başladı. Ardından toplantı yazmanının yanı sıra Adıgüzel Erbaş Dede, Sn. Hüseyin Hürrem Ulusoy, Boğaziçi Alevi Kültür Derneği Başkanı Nursel Yılmaz, Piribaba Kültür Dayanışma Derneği Başkanı Cengiz Doğmuş, Dedegarkın Ocağı dedelerinden Hüseyin Dedegarkın dede, Araştırmacı-yazar Piri Er’in yer aldığı divanın kolaylaştırıcılığını gazeteci Ahmet Koçak yaptı.

Konu başlığı “Örgütlenme, Dergâhta Birlik Üzerine Çözüm Önerileri” olan bu oturuma daha önceden yazılı olarak verilmiş ve toplantı dosyasına eklenerek tüm katılımcılara dağıtılmış olan yazılı sunumların özetleri sunuldu. Bu oturumda FUAF Genel Başkanı Durak Arslan hazırlamış olduğu Yeni Alevi Yapılanması ve Küresel Alevi Birliği konulu görsel sunumunu yaptı. Sn. Arslan sunuma başlamadan önce şu cümleleri söyledi:

Hepimizde bir duygu yoğunluğu gördüm. Nedeni: 13. yüzyılda Hacı Bektaş Veli’nin darmadağınıklığı önlediği ve birleştirdiği bu dergâhta. Bu sinerjinin ortaya çıkması ile bu duyguyu yaşıyoruz. 16 yüzyıldan sonra bize sunulan ışığımız dağıtıldıktan sonra bugünlere geldik. Tek arzumuz birlik, beraberlik ve tekrar suyun başında buluşmak.

Örgütlenme sürecinin sonrasında elde ettiğimiz sonuçları, emekleri nasıl ileriye yansıtabilirizi sorup bir mühendislik çalışması yapmaya çalıştık. İnanç önderleri, dedeler, zakirler, hukukçular, sanatçılarımıza 10 yıl 100 yıl sonrasını nasıl tehayyül ediyorsunuz diye sorduk. Elde edilen sonuçları bir video olarak sizlere yansıtıyoruz.

Ardından çok sayıda katılımcı can söz aldı. Bu oturumda söz alan sanatçı ve kurum yöneticilerinden küçük bir derleme yaptık.

Sanatçı Arif Sağ:

Irkçılığın geliştiğini görebiliyoruz. 72 millet düsturunun bozulduğunu görebilmekteyiz. Suyu kendi mecrasına akıtacağız diyerek yola çıktık. Suyun kanalı değişti veya değiştirdiler. Dolayısıyla ocaklar kendi kendilerini kontrol edemez duruma geldiler. Şimdi oluşacak yeni yapılanma sayesinde su mecrasına gelebilecek.

Bu bizim için çok ciddi bir fırsattır. Bunu doğru değerlendirmek zorundayız. Biz bu dergâhın etrafında geçmişte olduğu gibi yeniden örgütlenmeliyiz. Dergâhı ciddiye almalıyız, yeniden Dergâha değer vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Ben yanınızdayım.

Avusturya ABF Genel Başkanı Mehmet Ali Çankaya:

Asimilasyona karşı dik durmak zorundayız. Buna göz yuman dede ve örgüt temsilcilerimiz akıllarını başlarına almalıdır. Cemevlerimizin açılışı Diyanet görevlileri tarafından yapılıyor ve buna ses çıkarmayan dedelerimiz var. İslam Alevi inancı sentezli çabalar ve bizleri şikâyet eden anlayışla bir yere varılamaz. Bu anlayışlara karşı mücadele edilmelidir.

İngiltere Alevi Kültür Merkezi Cemevi Başkanı İsrafil Erbil:

Ocakları ve dergâhları birbirinden seçmek diye bir amacımız olamaz. Talip olarak bizimde isteklerimiz var. Göçmen olarak kültürümüzü en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyoruz. Aleviliği diğer inançların yanısıra temel eğitim sistemi içerisine soktu isek bu da büyük bir başarıdır.

İmam Hüseyin nasıl savaş alanında idiyse, Pir Sultan, Seyit Rıza’yı biliyoruz… Bugün dedelerimizi de bir konuda odaklanmaya davet ediyorum. Maraş katliamını protesto geçen yılki etkinliğinde saldırı sözkonusu oldu. Dedelerimizi Maraş’ta elele görmek istiyorum.

Hak-Der Hollanda ABF Genel Başkanı Muharrem Cengiz:

Farkında olmadan asimile oluyoruz. Çok konuşan bir toplum olarak az iş yapıyoruz. Önümüze hedefler koyup çalışmalar yapmak zorundayız. Hollanda’daki Alevi çocuklarına okullarda Alevilik dersleri verilecek. Türkiye’deki örgütlerimize desteklerimizi sunacağız. Türkiye’de de bu eğitim sağlanmalıdır. Asimilasyonun önüne ancak böyle geçebiliriz. Acilen yurtlar kurmamız ve çocuklarımızı şeriatçıların elinden kurtarmamız lazım. Bu birliktelik çalışmasının sonuna kadar arkasındayız. Dedelerimize sonuna kadar güveniyoruz. Bizde destekliyoruz.

KKTC Hacı Bektaş-i Veli Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Derneği Özdemir Gül:

Bugün birliğe nasıl ulaşabiliriz noktasında buraya geldik. İnanç önderlerimizden şunu rica ediyorum: Ocaklarınıza, mürşitlerinize canımız feda olsun. Mezar taşlarımızdan bahsetmekten vazgeçelim.

İsveç ABF adına Musa Öğün:

Farklılıklar en aza indirilerek inanç birliğimiz mutlaka sağlanmalıdır. Veliyettin Ulusoy dede Aleviler için bir şanstır. Bu kurumlaşma; demokratik olmalı, herkesi içine almalıdır. Almanya’da ki İnanç Kurulumuz iyi bir örnektir. Demokratik bir işleyişi var. Böyle olunmalıdır. Başarılar diliyorum.

Danimarka ABF 2. Başkanı Turan Meriç:

Bu oluşumu destekliyoruz. Katkılarımızı sunacağız. Sorunların hepsine parmak basıldı. Danimarka’da Aleviliği Parlamentoya kabul ettirdik. Burada da bu kabul söz konusu olduğunda sorunlarımızın çözüleceğine inanıyoruz. Danimarka’da Alevilerin bütün yasal hakları var.

İkinci oturum yapılan bu konuşmaların ardından saat 17.00’de sona erdi.

Birinci gününün akşamında yapılacak kültür programından önce yine katılımcı canlar Karacaahmet Dergâh’ı Misafirhanesinde verilen bir başka kurban lokmasına davet edildi.

Kültür programı saat 19.00’da Dersim, Ovacık’tan Zeynel Dede’nin söylediği nefeslerle başladı. Ardından Adıyaman’dan “Yaşlı” canlarımız döndükleri semahlarla izleyenleri mest etti. Toplantıya katılan Isparta’dan Sultan Ana iki mersiye okudu. Ardından Yunus Koçak canın yeni dile çevirdiği Hamdullah Çelebinin yargılanmasının tutanakları esas alınarak Cem Zeynel Kılıç tarafından senaryosu hazırlanmış ve yönetilmiş olan iki perdelik “Hayırsız Olay” adlı tiyatro oyununun ikinci perdesi sahnelendi.

Gece çeşitli kurumlarımızın misafirhaneleri ile kiralanmış yurt ve otellerde geceleyen katılımcılar 11 Eylül, Pazar günü sabah kahvaltılarını yaptıktan sonra Kültür Merkezine alındı.

İkinci günün ilk oturumu saat 10.00’da başladı. Toplantı yazmanının yanı sıra PSAKD Sultanbeyli Şube Başkanı Sadegül Çavuş-Çiftçi, Mehmet Turan Dede, Sn. Sedat Ulusoy, Ozan-Der Başkanı Kenan Şahbudak, Çorum Alevi Kültür Derneği Başkanı Nurettin Aksoy’dan oluşan divanın kolaylaştırıcılığını Hatice Altınışık yaptı. Oturum konusu, “Acil Sorunlar, Hedefler ve İleriye yönelik çalışmalar; Gençlik, Kadın, Eğitim” üzerine oldu.

Bu oturumda konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Sn. Selahattin Özel özetle şunları söyledi:

Dergâh’ta birlik ana konumuz. Bunu destekliyor, içinde yer alıyoruz. Örgütlerimizi durup dururken kurmadık. Cemevi kurmaktan yargılanan bir canınızım. Yola çıkarken de Serçeşme’ye danışıldı. Camilere cenazelerimizin aktarılması başta devletin ayıbıdır.

Cemlerimizi bugüne kadar yaptık görkemli binalar kurup içini dolduramadık. Başkanlar bir dede tayin ettiler. Ocağı bucağı başkana göre belli. Ismarlama talip, ısmarlama dede ile cem tutuldu bu yürümedi. Zaman zaman biz yöneticilerde yolun önderi havasına girdik.

Bir bağlama kursu bir de semah kursları açtık. Mana bilmeyen sadece bağlama çalan kişiler yetiştirdik. Semah ekip olarak sağa sola gönderilmeye başlandı. Bunlar doğru, bunları paylaşacağız. Bizim bu eksikliğimiz olurken. İnanç işinin inanç önderlerine bırakılması gerekirdi. İçimizde teoloji yok, inanç bilgisi yok.

Koltuğumuzun altında bir dosya siyasi partilere aday adayı olarak gittik. Her aşamada duvara tosladık. Bu kurumlarımızda dedelerin başkan yönetici sıfatıyla bulunmalarını istemedim. Layık olmadıkları için değil. Biz devlete ait kurumlarız. Paranı alır, makbuzunu kesersin. Dedemiz için böyle bir prosedür olmaz. Demokratik yarış deyip birbirimizi tepeler duruma geldik. Dede’nin bu durumda bizi barıştırma imkânını harcamamalıydık. Ben doğruyum derken diğer dedelere hakaret manasına geldiğini de düşünmek gerekir.

30-40 yıl ara verdiğimiz yeniden küllerinden oluşmaya çalışan bu harekete yollara düşerek desteklemeye geldik. Tepkiye dayalı olarak örgütleri kurarsanız o tepki geçtiğinde örgütlenme de bitebilir. Yolunuza inancınıza uygun olarak kurarsanız kalıcı olur. Bir gelişme aşamasına geldiğimizde gelişimini durdurmuş dedeler bildiği kadarıyla yolu yürütmeye koyuldu. Kimseye gelişmenin yollarını soramadı. Yanlış bilgiler bir kere içinize girdimi düzeltmek çok zor olur. İslam’ın içi – dışı tartışmalarına gerek duyulması inancımızı bilmemekten kaynaklıdır.

Dergâh’ta birlik çözüm noktasında çok iyi bir çıkış ve yoldur. Veliyettin Ulusoy’un çağrısı çok açık ve kucaklayıcıdır. Hala senin ocağın, benim ocağım gibi ayrımlara giderse kendi ocağı dâhil Alevilerin dağılmasını sağlar.

Adını koyduğumuz dergâha inanıyorsak, Postnişine geleceğiz özümüzü ortaya koyacağız. Kurumlarımız olarak bu birliği destekliyoruz. Emrinizdeyiz. Saygılar.

Daha sonra Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut Öker konuşmasını yapması için kürsüye davet edildi. Sn. Öker özetle şunları söyledi:

Bu bir tarihi buluşma, geç kalınmış bir tarihi buluşma. 20 yılı aşkın bir sürede örgütlenmeden bahsediyorsak. Bu dönem sonu yapılıyorsa 20 yıl kayıptan bahsediyoruz. 20 yıllık bir geleceğe bakarak bu toplantıyı değerlendirirsek bir anlamı olur. Veliyettin Ulusoy’un çıkışı bir kişisel çıkış değil. Misyonu gereği bunu yapması gerektiğini yıllarca kendisiyle paylaşıyoruz.

Örgütlenme yaparken inançsal boyutu gündeminize almazsanız, Alevi inancıyla hiçbir ilişkiniz olmayacak. Bu mümkün değildir. AABF Dedeler Kurulu, inanç ve sosyal boyutuyla faaliyet yürüten bir kurul haline geldi. Bu kurumun birliği sonucu okullarda Alevilik eğitimi hakkını elde edebildik.

ABF, AKD, Pir Sultan dernekleri 20 yıldır var. Bu dönemde toplumunuza inanç birliğine, sorunları çözememede karşılaştığınız çözümsüzlük, örgütlenme hatalarından kaynaklanmıyor. Sadece Veliyettin Ulusoy dedeye yükü yükleyip elini öpüp kenara çekilmek doğru değil. Bu dergâh’ın aldığı karar ve uygulamaları kendi örgütlerinde gündemine almadan bir gelişme olmaz. Alevilere yönelik hizmetler bir merkezden yürütülmediğinde mevcut sorunu çözemezsiniz.

Sadece aile mensupları, çelebi mensupları toplantısı gibi görülürse bu misyon kararmış olur. Türkiye’de biz bugün 15-20 milyon Alevi’den bahsediyoruz. Bu bir araya gelişin bütün ihtiyaca cevap vermesi gerekir. Bu olursa tıkanıklığı aşabilir.

Hizmet ve bilgi önplana çıkınca ocak yarışı ortadan kalkar. Biz bunu Avrupa’da gördük. İnanç alanında bir yapılanma; bu iradeyi benimseyen, bütün kurumların kabul ettiği bir kuruma dönüşürse bu kalıcı olur. Yoksa buradan gittiğinde herkes kendi faaliyetini yürüttüğünde Veliyettin Ulusoy Efendi’nin omzunda kalır. Kurumlaşırsanız toplumsal ihtiyaçlara cevap verirsiniz.

Veliyettin Ulusoy Efendi’mizin bütün ocak ve Alevi kesimleriyle yanyana gelerek bir inanç birliği oluşturması sorunları çözebilir. Bunun ötesinde Dergâh biçiminde yeniden ortaya çıkmaya karar vermişseniz, şu karşıdaki işgali kaldırmadan bir anlama gelmeyecektir.

Konuşma talebinin çokluğu nedeniyle ayrılmış süreyi biraz aşarak biten oturumdan sonra katılımcılar yine bir kurban lokmasına davet edildi.

Toplantının son oturumu saat 15.00’de başladı. Bu oturumda toplantı yazmanının yanı sıra Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Vakfı Genel Başkanı Emel Sungur, Topçu Baba Anma Yaşatma Kültür ve Sanat Derneği başkan yardımcısı, zakir Hasan Öztürk, halk ozanı Sinem Bacı, AABF İnanç Kurulu Başkanı Cafer Kaplan Dede, Avukat Timurtaş Özmen Dede ve Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Başkanı Nafiz Ünlüyurt’dan oluşan divanın kolaylaştırıcılığını gazeteci-yazar Yaşar Seyman yaptı. Bu oturumda toplantı sonuç değerlendirmesini yapmak üzere Sinan Ulusoy başkanlığında bir komisyon görevlendirildi. Yapılan konuşmalardan sonra komisyon adına Sinan Ulusoy toplantının Postnişin’e yaptığı tavsiyeleri içeren kararını katılımcılara sundu.

Daha sonra yazılı olarak kamuoyuna açıklanan “Dergâh’ta BirlikTavsiye Kararları’nda şu ana başlıklara yer verildi:

Toplantıya katılan Dedeler, Ocakzadeler, Analar, Babalar, Zakirler ve diğer hizmetlilerle katılımcılar: Kızılbaş, Alevi-Bektaşi toplumu içindeki birliği güçlendirmek için;

Dergâh’ta birliğini ve kurumsal yapısını güçlendirmek;

Hacı Bektaş Dergâhı gibi diğer ocaklarımızın da canlandırılması için kurumsallaşma çalışmalarının başlaması, daha sonra mürşit ocaklarının eşit bir şekilde temsil edileceği bir üst kurulun da oluşturulması;

Demokratik Alevi Örgütlülüğünün, Aydın, Sanatçı ve Akademisyenlerin de bu birlikteliğe katkı sunmaları;

Asimilasyona ve erozyona uğrayan erkânları yeniden arındırmak üzere çalışmalar yapmak;

Erkanların uygulanması açısından en önemli görevi görecek olan dedelerin, zakirlerin ve diğer hizmet sahiplerinin eğitimine en kısa zamanda başlanması;

Kadınların güncel yaşamda en ön safa çıkarılmaları;

Gençlerin eğitimine ve çalışmalarda görev almalarına;

Irk, dil, din, milliyet temelinde her türden ayrımcılığa karşı Hacı Bektaş Veli’nin “Yetmiş iki millete bir nazarla bak” düsturunu; savaşa ve şiddete karşı barış, kardeşlik ve sevgi ilkelerini öne çıkartmaya ve gençlerin gönlüne bu düstur ve ilkeleri yerleştirmeye özel önem verilmesi;

Tavsiye kararlarının katılımcı canlara sunulmasından sonra Postnişin Veliyettin Hürrem Ulusoy, kapanış konuşmasını yaptı. Ulusoy, konuşmasında toplantıya katılan tüm katılımcı ve emeği geçen bütün canlara teşekkür etti. Sn. Ulusoy özetle aşağıdakileri söyledi:

Toplantımızın iki günü bence güzel geçti. Ufak tefek gönül kırgınlıkları olmasına rağmen, Alevi-Bektaşi inancının bize verdiği hoşgörüyle bunu noktaladık.

Noktaladık, fakat bu yaşta bana bu kadar yük yüklemeyin. Hep beraber gideceğiz bu yola, el ele tutacağız. (…)

Şu soruyu sormak istiyorum bundan sonraki çalışmamızda – şimdi sormuyorum, ama bundan sonra soracağım: “Kaç kişi ikrar verdi” diye soracağım. Yoksa yola gidemeyiz ikrar vermeden.

Alevilik-Bektaşilik, tüm dostların da daha önce belirttiği gibi, rızalıktır, kul hakkıdır. Yıllık görgüler –emin olun buna– yıllık görgüler, hem sizi rahatlatır, hem toplumumuz rahatlatır, hem de dün-bugün konuşulan problemlerin pek çoğunu bitirir.(…)

İcazetler konusu yanlış anlaşılıyor. … Çelebi kolundaki sistem şöyle: Dede her yıl gelir, görgüden geçer, eline icazeti verilir ve yenilenir gider. Bu şekildedir, her önümüze gelene icazet verilmez tabii, eskiye dayanan bir takım şeyler vardır. (…)

Keşke öbür pir ocakları, mürşit ocakları da böyle veya buna benzer bir sistem oluştursalar da herkes dede olmasa. Bildiğiniz gibi bir dede enflasyonu var. Gerçekten bu işi beceren ve dedeliği geçim kapısı olarak görmeyen gerçek dedelere ihtiyacımız var.

Bu gerçek dedeler, devletin maaşına tenezzül etmez dostlar. Devletin dedesi olmaz. Bizim toplumumuzun dedesi olur ve toplum onda deşarj olur, rahatlar.

Şu ekonomik sistemde gerçekten insanlar çok bunalıyor; bir yerde rahatlamaları lazım. İnançlar bunun için sığınılacak sakin limanlardır.(…)

Sabrınızı zorlamak istemiyorum, ama küçük bir örnek vermek istiyorum. Buna şikâyet olarak da kabul etmeyin lütfen. Çizgi filmlerde inşaat makineleri vardır, silindirler, toprağı, malzemeyi sıkıştırmak için. Bu çizgi filmlerde figürler onun altında kalır, asfalta yapışır. Tam ayağa kalkacağı sırada ikinci bir silindir gelip, onun üzerinden geçer. Şimdi kendimi o figür gibi hissediyorum.

İnşallah kalktığımda hep beraber el ele tutuşacağız ve bu problemlerimizi kökünden çözeceğiz. Yeter ki siz unutmayın.(…)

Konuşmanın ardından Isparta, Gönen’den Mustafa Özgün Dede tüm katılan canlar adına Sn. Veliyyettin Ulusoy’a onun resmi işlenmiş bir halıyı armağan etti.

Ulusoy’un konuşmasının ardından zakirler Ferhat Karaca, Ahmet Aykut, Umut Özkan ve Celal Abbas Ürer’in eşliğinde Nurhaklı canlar kendi yörelerinin semahını döndüler. Ardından Mehmet Turan Dede, çerağı sırladı ve toplantı mühürlendi.

Bu iki günlük toplantının organizasyonunun başarısında ciddi katkıları olan kurumları dillendirmeden geçmek haksızlık olur. Alevi-Bektaşi üst çatı örgütleri başta olmak üzere aşağıda listesini verdiğim bütün kurumlar; yeni yayın hayatına başlayan ABF’nin çıkardığı “Can” dergisi ve “Yol Medya” yönetim düzeyinde toplantıya katılarak; Karacaahmet Sultan Dergâhı yönetimi de Hacıbektaş’taki konukevini davetlilere açarak katkılarını sundular.

Toplantıya katkı sunan Alevi-Bektaşi Kurumlar şunlardır:


Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ve Bileşenleri:

1.    Almanya ABF

2.    İsviçre ABF

3.    Avusturya ABF

4.    Hak-Der Hollanda ABF

5.    Danimarka ABF

6.    FUAF-Fransa ABF

7.     Romanya AKM

8.    İsveç ABF

Avrupa Bağımsız

1.    İngiltere AKM Cemevi

2.    Hollanda Canlar Vakfı


Türkiye Alevi-Bektaşi Federasyonu ve Bileşenleri:

1.    Alevi Kültür Dernekleri

2.    Pir Sultan Abdal Kültür Derneği

3.    Ankara Cem Kültür Evleri Yaptırma Derneği

4.    Seyit Garip Musa Sultan Kültür Derneği

5.    Bozüyük Hacı Bektaş Veli Kültür Sosyal Dayanışma Derneği

6.    Yalıncak Sultan Kültür Tanıtma Yaşatma Türbe Onarma Derneği

7.    Hacıbektaş Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Ümraniye

8.    Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği

9.    Kayseri Hacı Bektaş Derneği

10.              Kayseri Alevi Kültür Merkezi Derneği

11.              Alevi Bektaşi Kültür Tanıtma Derneği, Narlıdere

12.              Çamşıhı Hüseyin Abdal Derneği

13.              Piribaba Kültür Dayanışma Derneği

14.              Hüseyin Gazi Derneği

15.              Torbalı Alevi Bektaşi Kültür Dayanışma Yardımlaşma Derneği

16.              İzmir Alevi Yol Kültür Derneği

17.              Güvenç Abdal Araştırma Eğitim Kültür ve Tanıtma Derneği

18.              Topçu Baba Anma Yaşatma Kültür ve Sanat Derneği

19.              Kütahya Hacı Bektaş-ı Veli Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği

20.              Kestel Hacı Bektaş Veli Kültür Tanıtma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği

21.              Atakent Cemevi Kültür Merkezi Yapma ve Yaşatma Derneği

22.              Adaköy Hacı Bektaş Veli Kültür Tanıtma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği

23.              İzmir (Balçova) Alevi Bektaşi Derneği

24.              Didim Alevi Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi

25.              Çorum Alevi Kültür Merkezi Derneği

26.              Erenler Kültür ve Dayanışma Derneği

27.              Antalya Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği

28.              Boğaziçi Alevi Kültür Derneği

29.Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği

30.Firuzköy Hacı Bektaş Veli Kültür Tanıtma Derneği

31.Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği, Hacıbektaş

Bağımsız Kuruluşlar

1.    Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Şubeleri

2.    Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Vakfı

3.    Tahtacılar Derneği

4.    Canların Yolu Derneği

5.    Kızıl Deli Sultan Dergâhı Vakfı

6.    Ozan – Der.

7.    Alevi Bektaşi Eğitim Kültür Vakfı

8.    Sütlüce Karaağaç Tekkesi

9.    Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi Kültür Derneği

10.              Bingöl Yedisu Cemevi

11.              Erzincan Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği

12.              KKTC Hacı Bektaş-i Veli Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Derneği

 

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*