Günlerin Getirdiği Kızıl Delü (Deli) Sultan (Seyid Ali Sultan)

GÜNLERİN GETİRDİĞİ KIZIL DELÜ (DELİ)SULTAN (SEYİD ALİ SULTAN)

Dünya üzerindeki insanların, Avrupa anakarasının bu bölümde yaşayanların arasında din, dil, ırk, cinsiyet farkı gözetmeyen ve bu farklı özellikleri , yaratıcının (cemali) yüzü (aynaya yansıyan)olarak gören erenler Anadolu’da olduğu gibi, o zamanlar Balkanlar’da da (Rumeli’de) hoşgörünün iyiliğin ve erdemin temsilcisi olmakla birlikte uygulayıcıları da olmuşlardır. Bunlar, onun için gittikleri her yerde çatışma, kin, nefret nedeni olmamışlar, aksine bu tohumların yeşermesini önlemişlerdir… bu bakımdan kültür ve inanç dünyasında sağlanan hoşgörü ortamının, Osmanlı Devleti’nin aynı döneminde oluşturduğu(meydana getirdiği) adil ve haktan yana, birliktelikli, çoğulcu siyasal yapı sentezi, Balkanlar’da ki ilerleyişini kolaylaştırmakla kalmayıp, birleştirici bir hızlanmayı da öne çıkarmıştır. Böylece Anadolu’dan veya vaktiyle Horasan’dan Rum iline gelen ahi erenler rüzgarı beraberinde getirdiği Osmanlı Devleti’nin mimari yapısını (tekke-zaviye) ve Hacı Bektaş-ı Veli öğretisinin, izlerini bugün hala görmekteyiz. Rumeli’ye geçişle başlayan hareket, Macaristan’a kadar Aleviliğin ve Bektaşiliğin ulaşmasını sağlayacak olan uzun gelişme sürecinin düğmesine basılması ile oldu. O günden, Hacı Bektaş ile başlayan hareket kendi süreci içerisinde gerek Anadolu’da ve gerekse Rumeli’de bir çok Alevi-Bektaş piri yetiştirmiştir. Bunların içerisinde Rumeli’de en eski ve tanınan Kızıl Delu(Deli) Sultan olduğunu söyleyebiliriz.

Kızıl Deli, Alevilik ve Bektaşilikte bilinen ve önde gelen isimlerinden biridir. Adı her Alevi ve Bektaşi tarafından muhabbetlerde sıkça kullanılmaktadır. Buna karşın yaşamıyla ilgili belirsizlikler hala sürmektedir.

Hac Bektaş Çelebileri Kızıl Deli Sultan’ı Hacı Bektaş’ın Kadıncık anadan doğmuş öz oğlu olarak yansıtırlar. Kızıl Deli namıyla anılan Seyyid Ali Sultan çeşitli menkıbeler ile anılır demiştik. Bu menkıbeler Osmanlı’nın ilk devirlerinden özellikle her tarihsel kişi için oldukça boldur. Ama ne denirse densin Rumeli Alevi-Bektaşiliği’nin adı anılmadan geçilemeyen Sultan bu konunun ilk piridir. Bir deyiş onu şöyle tanımlar:

“Hacı Bektaş Veli ile İdris Hoca’nın Fatma Nuriye (Kadıncık ana)’nın (1) evlenmeden Seyyid Ali Sultan’(Timurtaş) dünya’ya getirmiştir. Hacı Bektaş Veli’nin kitaplarda ve belgelerde adı geçen tek çocuğu olan Seyyid Ali Sultan’ın (1310-1402) asıl adı İbrahim’dir.”(2)
çelebiler böyle söylerken Hacı Bektaş Veli’nin Babagan kolu olarak bilinen kesimler ise olayı başka şekilde anlatmaktadır.

Burada söylenenlere göre de, Kızıl Deli Sultan namı ile anılan Seyyid Ali Sultan, Hacı Bektaş’ı Veli’nin manevi oğlu olduğu belirtilmektedir… Bir başka tezde de Kızıl Deli’nin, Hacı Bektaş’ın yol evladı olduğu ileri sürülmekteyse de Kızıl Sultan hakkındaki söylenen menkıbeler çeşitliliği boldur… Anılan ve anlatılanlardan bir tanesi ise şöyledir:
“Dimetoka’da (Yunanistan) (3) dergahını kurmuş olup, Karadeniz nehri kenarında (Tuna nehri olsa gerek) uzun müddet kalmıştır.. Burada talipleri çoğalmış olmakla birlikte doksan yaşına kadar mekan tuttuğu söylenir. Bu yörede bulunduğu sürece evliliğini son plana atarak epey geciktirmiştir, evlendiğinde doksan yaşında olduğu rivayet edilir. Bu evlilikten Balım Sultan meydana geldiği söylenirse de bir takım çelişkilerle doludur. Balım Sultan’ın annesinin bir Bulgar kızı olduğu da söylentilerin içinedir.

Söyleyenler, yazılıp , çizilenler her ne çeşit olursa olsun Kızıl Deli Sultan diğer adı ile Seyyid Ali Sultan yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Bektaşi-Alevi gerçeğinde yaşanmış kişiliğe sahiptir. İster Horasanlı olsun, ister Bulgaristan topraklarında doğmuş olsun yadsınamayacak bir bilinen varsa, o da, O’nun Balkan (Rumeli) Alevi ve Bektaşiliği’nin en önde gelen hatırı sayılır erenlerinden olduğunun gerçeğidir.

Seyyid Ali, Alevi ve Bektaşi (Biz,Türk’lere özel Alevilik ve Bektaşilik) şiirlerinde hep satırlardadır. O’nu Anadolu ve Rumeli Alevilerinin pirlerinden sayarlar. Hacı Bektaş tekkelerinin önemli şahsiyetlerinin en önde gelenidir. Bir başka deyişle Rumeli ve Anadolu’da ki inanç önderlerinden isimleri bilinen bir çok ünlü kişinin başında gelir…

Bütün bunların arasında Kızıl Deli namı ile anılan Seyyid Ali Sultan’dan (4) mutlaka söz edilerek irdelenmelidir. Erken dönem Osmanlı tarihine dayanan (1300-1400) her şahıs, savaş, her hangi bir olayın geçtiği yer mekan gibi Seyyid Ali Sultan’da evrak eksikliğinden yeterli bilgiler olmadığından çelişkiler içerisinde kalarak nasibini almıştır. Konumuzun başlarında şöyle göz attığımızda da doğumu, hayatı, özellikleri ile ilgili bilgiler arasında birbirine uymayan aykırılıklar vardır. Bu zaman zaman da Osmanlı tarihini yazan yerli ve yabancı tarihçilerde bile olmaktadır. Bizim de görevimiz bunların içerisinden en doğru olanını bularak yazmaktır. Asıl adı Seyyid Ali Sultan olduğu doğrudur. Horasan erenlerinden Hüseyin Ata’nın oğludur.

Hızır Lala anılması ile beraber Kızıl Deli lakabıyla (5) bilinen ve şöhret bulan Horosanlı Eren Hüseyin Ata oğlu (5) Seyit Ali Sultan Rumeli’de de Alevi-Bektaş Pir’liği ile tanınmıştır. Dimekoka’ya gidip Kızıldeli ırmağının kıyısında yüksek bir yer (Tanrı dağı) üzerinde dergahını kurmuştur. (“1397M.”). İnanç ve düşüncesi doğrultusunda faaliyet göstermiştir. Balım Sultan babası Mürsel babayı himaye etmiştir.

(M.1310-1402)yılarında yaşadığı sanılmaktadır. Çünkü M.Tayyip Gökbilgin’in vesikalara dayanarak ortaya koyduğu bilgilere göre Yıldırım Beyazıd Han’ın himayesini görmüştür.(5)
Üç köy kendisine mülk olarak verilmiş ve vakıf haline getirilmiştir. Seyyid Rüstem Gazi (Gazi Rüstem Baba Sultan)’ın yazdığı Vilayet namesindeki bilgilere göre de Kızıldeli, Yıldırım Beyazıd Han’ın ordusuna karışmış, İznik, Gemlik, Bolayır’ın fethedilmesinde etkin rol oynamıştır. Rumeli’deki Dimetoka dergahında Hakk’a yürümüştür.(1402 M.) Ve buraya defnedilmiştir.(9)
Vefat edince yerine Yağ Bali Baba geçmiştir. Onunda vefat etmesi üzerine Balım Sultan Postnişin olmuştur.(H.900-1494).

Rumeli’de ve Anadolu’da Alevi-Bektaşi öğretisinde ve inancında ünlü oldukça yaygın olan Kızıldeli Sultan, aynı paralelde bir inanca bağlı olarak gelişen edebiyatta kendisine yer bulabilmiş Hazret-i pirlerden bir tanesidir. Söz konusu değerler ve değerlerin tespiti ile kategorize edilmeleri Türklüğe ait Alevi Bektaşi özelliğine önemli katkılar sağlayacaktır. Bunun yapılabilmesi içinde yöremizde yani yaşadığımız yerin civarında hatta daha genişletirsek mümkünse Balkanlar’da ve Rumeli’de ki aşık edebiyatının vazgeçilmez kaynaklarından olan cönklere başvurulması gerekmektedir. Çünkü cönklerde gizli kalmış, su üstüne çıkmamış, unutulmuş , zaman veya zemin hatta imkan bulamamış gerçekten hareket edilerek bu işle uğraşan babaların dedelerin, mensupların hatta meraklıların Kızıldeli konusunu irdeler gibi cönklerle ilgili her şeyi irdelemelidirler. Ancak bu şekilde yapılan araştrmalar hakikati ve daha doğruyu gün ışığına çıkarmaları açısından önemlidir.

1-Aşıkpaşazade dört toplumsal grubun önemini vurguluyor; Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum ve Bacıyan-ı Rum. Bunlar imparatorluğun ilk döneminin toplumsal yapısını temsil ederler.savaşçı sınıf (Gaziyan-ı Rum), zanaatkar sınıf (Ahiyan-ı Rum), yaygın dini sınıf (Abdalan-ı Rum) ve nihayet önemli rolleri olan kadınlar (Bacıyan-ı Rum). Aşıpaşazade’ye göre Bektaşiliğin kurucusu “meczup budala aziz” Hacı Bektaş değil, manevi eşi Kadıncık ana ve müridi Abdal Musa’dır.der…
(Osmanlı Beyliği- 1300-1389- Editör A.Zacharıadou.2.Baskı s.154 (İlk Osmanlı’ların toplumsal kökeni bölümü-İrene Melikof). Dipnot20.alıntı. Bkz. Aşıkpaşazade (Ali) s. 199-206; Aşıkpaşazade (atsız)s.234-239.

2-Hacı Bektaş Veli ve Alevilik ve Bektaşilik yolu —– ulusoy-A.Celaleddin-s.67

3-Dimetoka (Yunanistan): Bir ara Payitaht’tır. Padişahlar zaman zaman burasını merkez olarak kullanmışlardır. Kalıp buraya yerleşen Kızıl Deli Sultan ismini taşıyan Kızıl Deli deresinin geçtiği sivri bir tepenin üstündedir.

Kızıl Sultan-Kızıl Delu-Seyyid Ali Zaviyesi-Dimetoka’da bir çok yerlere adını bırakmış olan bu kişi ilk defa Ömer Lütfi Barkan merhumun Kolonizatör Türk Dervişleri makalesinde Ankara Tapu Ve Kadastro müdürlüğündeki kayıtlara istinaden tutulmuştur.(a.m.s.339-340). Bu kayda göre H.804(M.1401-1404) senesinde Yıldırım Beyazıt Han tarafından temlik olunan Dara Bükü, Büyük Viran ve Torfilli kariyerleri temlik olunmuş.tatar Viranı-Ak Pınar, Kavacık mezarları, Dan Bükü hudutlarına alınmış ve o vakıf tesisi olunmuştur. Evlad-ı ale’l-iştirak bunlara mutasarrıf olup yolculara hizmet ederlerdi. Aynı mealde olarak Edirne- Paşa ile Livası eserinde(s.86-87) nesolunmuştur. İkisi arasında fark Kızıl Deli torunlarının 34’den 41’e çıkmış olmasıdır. Son zamanlarda (Bş.V.Arş)’de Ali Emir-i Musa çelebi tasnifinde bu kişiye ait birkaç evrakın ele geçmesi ile birisi Evail-i Muharrem 815 (1412 Nisan ortaları) bir (bitti)de, Musa Çelebi, bu vakfı kararlaştırılmış vergilerden muaf tutmaktadır. Aynı surette 1024 Rebiül Ahir gurresinde (Mayıs 1615 başında)1.inci Sultan Ahmet’in ve 1051 Rebiül Evveli evahirinde (1641 Ağustos başında 1.Sultan Mahmut’un mükerrernameleri ve 1051 ramazanında tanzim edilmiş hudutname ve muhasebe defteri vardır. Bunların numaraları 468-499-2891-4008’dir. Dimetoka’nın batısında bir köye ve civarına ait oldukça uzun bir dereye bu şahsın ismi verilmiş bulunmaktadır. Bu Kızıl Deli Sultan ile başlayan yerleşme Dimetoka’nın 20Km. batısındadır. Bu Kızıl Deli Sultan ile başlayan yerleşme Dimetoka’nın yakın çevresinde 25, bundan başka yakın çevresinde 10 kadar zaviye ve tekyenin meydana çıkmasına yol açmıştır.
(E.Hakkı Ayverdi-Osm.mim.eserleri 4.kitap-Bulgarestan-Yunanistan-Arnavutluk-s.206)

4-Uluslar arası Türk dünyası İnanç önderleri kongresi-23-28.11.2001

5-Kızıl deli lakabı ile şu menkıbe anlatılır. “Kızıl Deli yani Seyyid Ali Sultan, Emir Sultan ve Abdal Musa beraberce Hacı Bektaş’a varırlar. Seyyid Ali Sultan’ın görevi aşçılıkmış, Seyyid Ali bir gün dergahta yemek pişirirken ,Kaygusuz’u oduna gönderir.” Git, odun topla getir ki , yemeği pişirelim”der. Kaygusuz ise o sırada başka işlere dalarak verilen görevi yerine getirmeyi unutur. Odunu getirmeyi geciktirir. Tabiatıyla pişen yemekte ateş azalınca,ateş sönmeye, yemek soğumaya yüz tutmaya başlamıştır, Seyyid Ali Sultan “Bismillahirahmanirrahim” diyerek, ayağını kazanın altına sokar, odun niyetine.! Yemek kazanı kaynamaya başlayınca varıp Hacı Bektaş Veli’ye: Seyyid Ali Sultan ayağını kazanın altına soktu, kazını kaynatıyor, demişlerdir. O’da gelip diyor ki:-Sen Kıpkızıl deliymişsin. Kızıldeli.” (Hüseyin Şahin.”Bir Anadolu Ereni Kızıldeli- Malatya’da Kızıldeli adı ile çevresindeki kültürel değerler” 1.inci Uluslar arası Türk dünyası Eren ve Evliyalar kongresi Bildirileri.-Ankara-1998-s.521.)

Bir başka gerçekte Kızıldeli kelimesinin Seyit Ali Sultan’ın dergahını kurduğu Dimetoka’da ki ırmağın adıdır ve dergah bu ırmağın yanında olduğu için zamanla Seyyid Ali Sultan’ın lakabı olmuştur.Bu alanla ilgili verilen hüküm Rumeli’de ki Seyit Ali Sultan’a uygulanan bütün yakıştırmalardan daha uygundur.

Hızır Lala lakabı hakkında ise şu rivayet edilir: Hz.Pir’in Seyyit Ali’ye “Tanrı yardımcın olsun, Hızır Lalan olsun” diye dua etmesi ile başlamıştır.

6-Çelebi Cemaleddin’e göre Kızıldeli’nin adı da Timurtaş olup Hacı Bektaş Veli’nin Kadıncık Ana’dan doğan bel evladıdır. Bu konuda Çelebi Cemaleddin’in yazılan “Müdafaa” adlı kitabında şu ifadelere yer verir.

“Seyit Ali Sultan, Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin oğlu lup H.710(M.1310)yılında Hacı Bektaş Veli’nin nikahlısı Fatma Nuriye Hatun’dan doğmuştur. H.805(M.1402)’de ölünce aynı dergahta gömülmüşlerdir.(Nejat Birdoğan:Seyyit Ali Sultan (Kızıldeli)1.Türk kültürü ve Haca Bektaş Veli sempozyumu bildirileri-Ankara 1999-s.75)Aynı bilgi tarihle ilgilenen meşhur yazarlarımızdan Enver Behnan Şapolyo’nun mezhepler ve tarikat tarihi (İstanbul 1964 :301) adlı eserinde de mevcuttur. Ayrı bir görüş sahibi olan 1960’dan ölüm yılı olan 1997’yılına kadar Bektaşi toplumu içinde en yüksek mevkii olan Dedebabalık makamında bulunan hekim- araştırmacı- yazar Bedri Noyan’a göre de bu bilgiler hiçbir yerde rastlanılmayan, dayanıksız ve uydurma fikirdir. Çünkü Hacı Bektaş Veli’nin evlenmediğinin hususunda araştırmaları ile birlikte güçlü deliller sunmuştur.(Bedri Noyan-Bektaşilik ve Alevilik nedir?Ankara-1995-s.337) Aşıkpaşazade’de Kadıncık anayı Hacı Bektaş veli’nin manevi eşi olarak nitelenmiştir. (Osmanlı Beyliği-1300-1389-E.Zacharıadou-.s.154.2.baskı)

7-Seyit Ali Sultan’ın Dimetoka’ya gitmesi hakkında da iki değişik anlatım vardır. Hacı Bektaş Veli, Seyit Ali’nin kazan altında ayağını odun niyetine yakması olağanüstülüğü görünce “Sen git Rumili’ne, Dimetoka’ya yerleş”der. O’da oraya gitmeden önce Malatya tarafına gelip bir süre kalır. Diğer bir menkıbeye göre de Hünkar Hacı Bektaş Veli, Seyit Ali’ye “iki kuzu bir kazanda kaynamaz, sen git dergahına bak…” diyerek onu Dimetoka’ya gönderir.(Şahin-1998;521)

8-Bedii Noyan –(1985-s.336)- Ayrıca, Mürsel zaviye ve türbesi veya kabri Evliya tarafından ziyaretgah olarak gösterilmiştir. Zaviyesi ise (Bş.V.Arş.de 1284’de kayıt edilmiştir.) Alıntı (E.Hakkı Ayverdi-Osm.mim.eser.4.kitap s.212)

9-Bu konu hakkında ikinci bölümde dipnotta geniş bilgi verilmiştir. Ayrıca, daha geniş bilgi için iki esere ayrı ayrı bakmak gerekmektedir.(M.Tayyip Gökbilgin XV-XVI asırlarda Edirne ve Paşa Levası-Vakıflar-Mülkler-Mukataalar-İstanbul 1952-s.183-187) Kızıldeli’nin tekkesi ile ilgili daha geniş bilgi almak isteyenler ise Suraiye Ferughi’nin bu kitabına bakmalıdırlar.” Agritultural Activites in a Bektashi center the tekke of Kızıldeli 1750-1830, presants Devrvishes and traders in the Otaman Empire , London 1986-s.69-96”

6-Kızıl Deli-Seyyid Ali Sultan’ın Yazıhan ilçesinin Fethiye köyünün mezrası olan Tenci’de bir türbesi daha vardır.(Şahin-1988s.509) Bu tamamıyla, sevilen insanların ve halka mal olmuşların kişilerin, halk tarafından sahiplenme arzusundan meydana gelmektedir. Birkaç yerde birden türbe ve mezarların olması sahiplenme duygusundan ileri gelmektedir.Örneğin, daha ileride bahsedeceğimiz Köse Mihal’de olduğu gibi, hele hele Yunus Emre’nin birkaç yerde birden mezarının bulunması, Battal Gazi’nin çeşitli yörelerce sahiplenilmesi gibi.Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.

Cemil Cever

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*