Laisizm, Alevilik ve yeni anayasa sorunu

03/11/2007
EMEK DÜNYASI
İhsan Ç[email protected]

Geçtiğimiz çarşamba günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuşan AKP Milletvekili Mustafa Özbayrak’ın; “Alevilere bir tahsisat yapılırsa, Aleviliğin diğer kolları bize de tahsisat yapın derse ne olacak? Mecusîler, Satanistler gibi gruplar da benzer taleplerle gelebilirler” demesi Alevi çevrelerinde büyük bir tepkiyle karşılandı. Alevi örgütlerinin sözcüleri, Özbayrak ve AKP’yi suçluyor; Alevilik ağırlıklı yayın yapan TV ve radyolar bu tepkiyi gün boyu yansıtıyorlar.
Kuşkusuz ki, bu lafları eden vekil; geleneksel Sünni şeriatçı yorumu yansıtmıştır. “Cahil”, “art niyetli”, “kışkırtıcı”… ne dense yakışır bunları söyleyen zatı muhtereme!
Ama şu da bir gerçek ki; sorunun temelinde ne AKP ne Mustafa Özbayrak ne de onların pespaye anlayışları vardır. Çünkü, devletin resmi görüşü budur! Bakmayın, CHP’nin Alevileri peşine takmak için, ya da Diyanet İşleri Başkanı başta olmak üzere cümle din görevlilerinin ve politika erbabının hık mık ya da demagojik açıklamalarla Alevilerin sırtını okşamalarına. Sorunun kökünde o ünlü, artık herkesin “laiklik sorunu” demeye başladığı “laiklik ilkesi” vardır. Çünkü Türkiye’de devlet dini, yani “laiklik” dedikleri anlayışa göre; sadece Sünni İslam’ın devlet tarafından kabul edilen versiyonu “meşru din”dir ve bütün inanç grupları bu dinin akitlerine uymak, en azından onunla uzlaşmak zorundadır. Alevilik de onunla uzlaştığı, ona bağlandığı ölçüde “kabul edilir”dir. Yok “cemevi”ymiş, ayrı inanç “ritüelleri”ymiş, aslında bunlar Cumuhriyet’in laiklik tanımına göre suçtur. İzin verilmesi, son yıllarda kimi “cemevleri”nin açılmasına ses çıkarılmaması da “göz yummak”tan, iktidar mücadelesi yapan güç odaklarının Alevileri yedekleme kaygılarından gelmektedir. Yoksa yasalar karşısında cemevi üstünde yapılan ibadet, din anlayışı ve öteki törenler aslında yasalara, laisizmin yaptığı “meşru din” tanımına uygun değildir.
AKP bundan yararlanarak; Alevileri kendi avcunun içine alacak kimi çözümler üstünde çalışmaktaymış. Yani, Alevilerin kendilerine göre statü uydurmak istiyor AKP. Böylece, mevcut sistem içinde resmen bir statüye sahip olmayan Alevilere bir yasal biçim kazandıracakmış. Böylece de Alevilere dönüp, “Bakın biz Alevileri de düşünüyoruz” propagandasına zemin genişletecekmiş!
Aslına bakılırsa AKP’nin girişimi yeni değil.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, bundan beş yıl kadar önce Derya Sazak ile yaptığı söyleşide; bu amaçlarını açıkça söylüyordu. Ama bakın nasıl: “Öncelikle Alevi kaynaklarını neşredeceğiz… Kültürel kaynaklarının ortaya çıkması lazım ki, Sünnileri Alevileri az dindar, çok dindar noktasından çıkarıp söylemimizi ortak paydamız olan İslam çizgisine çekmemiz lazım… Diyanet’te bir araştırma merkezi kuracağız. Orada ‘Müslümanlık üst kimliği altına girebilen kültürlere nasıl bir din sunabiliriz’in programını yapacağız.”
Yani Diyanet İşleri Başkanı; Alevileri oldukları gibi kabul etmek yerine, “İslam altında olması gereken ama “sapkın” olarak gördüğü (böyle görmesi “yeni bir din” sunmaz) yeni bir din sunup; “sizin inancınız böyle, böyle olursa İslam’a uyar” diyecek.
Eğer ki; din, inanç, bir kez yeniden tanımlanmaya başlanırsa ve herkesin de buna uyması istenirse, zaten inanç, özgürlük sorunu olmaktan çıkar. Bu yüzden de laisizm; din karşısında devletin bütün inançlara aynı uzaklıkta olmasıdır. Bu yüzden de; “mademki devlet Sünniliği finanse ediyor, koltuğunun altında besliyor o zaman diğer din ve inançları da beslesin; onları da teşvik etsin, onlar için de din adamı yetiştirip memurlar istihdam etsin” demek laisizm konusunda daha ileri bir adım değildir. Tersine, laisizmin tümden yok edilmesidir. Onun içindir ki pek çok Alevi çevresinin iddia ettiği gibi laisizm, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Aleviliği de kapsaması (Diyanet İşleri Başkanı’nın yardımcılığına bir Alevinin getirilmesi…) ile değil Diyanet İşleri’nin olmadığı; Alevilik, Sünnilik, ya da daha küçük inanç gruplarının kendi inançlarını serbestçe, kendi inandıkları gibi yaşadıkları bir yaşam tarzıdır. Bu yüzden de Türkiye’de laisizm sorununun temelinde “Diyanetin kaldırılması” sorun vardır.
Eğer yeni anayasa laik olacaksa, burada birinci koşul mevcut Anayasa’nın laisizmle ilgili maddelerini korumak değil diyanetin olmadığı, devletin; din adamı yetiştirmediği, bütün din ve inanç grupları karşısında eşit uzaklığa çekildiği bir laisizm anlayışının yeni anayasada yer almasıdır. Aksi halde nasıl ki; Kürt sorununa demokratik çözümün yolunu açmayan bir yeni anayasa, demokratik bir anayasa olmayı hak etmezse, laisizmi böyle ele almayan bir yeni anayasaya da laik bir anayasa olmayı hak etmez.

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*