Madımak’ta olanlar katliam değilmiş…

ALİ BALKIZ

2 hafta önce, Fikret Bila ile Murat Yetkin’in yönettiği Ankara Kulisi (CNN Türk) programında AKP Milletvekili Reha Çamuroğlu ile tartıştık. Konu “Alevi çalıştayı” idi. Diğer katılımcı da CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay idi. Söz Madımak’ın müze olması talebine geldi.
Çamuroğlu, 2 Temmuz 1993 günü Madımak Oteli’nde yaşananların irticai bir kalkışma, katliam olmadığını, yakalanıp yargılananların maşa olduklarını söyledi. Yetinmeyip Sivas’ta olaylar çıkacağını bildiğini, bunu yazdığını, Nefes dergisini birlikte çıkarttıkları Rıza Zelyut ve Cemal Şener’in de buna tanık olduklarını söyledi.
Ertesi gün Zelyut ve Şener, Çamuroğlu’nu Cumhuriyet’e yaptıkları açıklama ile yalanladılar. En önemli cümleleri ise; ‘‘O tarihte Nefes henüz yayına başlamamıştı ki…’’ oldu.
Program sırasında Çamuroğlu’na itiraz ederken ben de; ‘‘Madem Sivas’ta olayların çıkacağını biliyordun, bunu niye kamuoyu ile paylaşmadın, Pirsultan Abdal Kültür Derneği’nin yöneticilerine neden bildirmedin, onlar seni dinlemediyse, neden dünyanın altını üstüne getirmedin, neden Sivas’a giden otobüslerin önüne yatmadın?…’’ diye sordum. “Eğer Sivas’ta olanlar şeriatçı kalkışma değil idiyse, cumhuriyet tarihi boyunca onca yobaz ayaklanmalarından herhangi biri de şeriatçı ayaklanma değildi” diye ekledim.
Tartışma ertesi günkü yankılanmalarıyla devam etti.
Ama ben Nefes dergisini merak ettim.
Reha Çamuroğlu bu derginin yayın yönetmeniydi ve “kapak” yazılarını yazıyordu.
1994 yılı sayılarında Çamuroğlu Sivas’a ilişkin ve bugün daha da gündemde olan kimi Alevi talepleriyle ilgili neler yazmış.
İşte örnekler:
‘‘Laiklik ve Demokrasi’’ başlıklı yazıdan;
‘‘…İslamcı aydınlar alınacaklardır. Belki bize kendilerini nasıl olup da Hitler gibi bir zalimle bir tuttuğumuzu soracaklardır. Cevabımız basittir. ‘Sivas’a bakın!’, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Sivas Katliamı’nı bizzat kendilerinin yapmamış olmaları onları masum kılmaz, kınamadılar, seyrettiler, avukat cüpbelerini giydiler, canileri kahraman, katliamı kıyam ilan ettiler.”
“Bu son örnek de göstermektedir ki İslamcılar laikliğe karşı çıkarken hilafetinden, ümmetçiliğinden, savaş kışkırtıcılığına kadar geniş bir paketin peşindeler.”
“Ali sevgisi” başlıklı yazıdan;
“İşte bu zevattan biri, meşhur ‘Kasımpaşa Delikanlısı’ geçenlerde buyurdular; “Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse, herkesten daha çok Aleviyim. “Hay ağzınla bin yaşa! Buram buram ilim kokan bu cümle, ancak şöyle ‘ilmi’ bir cümle ile karşılık bulabilirdi; “Sünnilik sünnet olmaksa, ben en çok sünniyim.’ Deli gömleği giymiş bir ülkede işte size halimiz.’’
“Zorunlu Din Eğitimi Üzerine…” başlıklı yazıdan;
“Zorunlu din ve ahlak eğitimi konusu, İslamcıların en geniş kesimlerinin gerçek yüzlerini ortaya çıkaran bir kurumdur. Bütün özgürlükçü görünen çığlıklara karşın hiçbir güç ve etkinlik sahibi İslamcı kesim bu zorunluluğun kaldırılmasına yanaşmamaktadır. Kaldırılmasına çalışmak şöyle dursun, kaldırılmasını isteyenlerin önüne herkesten önce bunlar çıkmaktadır. Kız öğrenciler türbanla okullara alınmadığında özgürlük fikrine sarılanlar, binlerce Alevi inançlarıyla ilgisi olmayan konular dinleriymiş gibi zorla öğretilmeye kalkışılırken ortada yoktur. İslamcıların ana gövdesi aynı şeyi Diyanet İşleri Başkanlığı konusunda da yapmaktadır.”
“Kasımpaşa Delikanlısı”na laf gönderirken;
“Hay ağzınla bin yaşa!” diyordu ya sevgili Çamuroğlu, sen de, yani 15 yıl önceki Çamuroğlu da bin yaşasın…
Ya şimdiki?
Döne döne pervane olunmadan; “Madımak olayı şeriatçı kalkışma değildi” denilebilir mi?

Kaynak: Evrensel

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*