Hüseyin Albayrak
Mücerred
Hünkar’ın mücerredliği konusundaki tartışmaların tarihi çokça gerilere kadar gitmekte. Amacım burada bu hususu tartışmaktan ziyade mücerred kavramından hareketle konuyu "bekârlık" ya da "evlenmemek" olgusundan farklı bir noktaya taşımaktır.
Hepimizin bildiği gibi Alevi Bektaşi irfan geleneğinde kelime ve kavramların sözlük anlamlarından ziyade özlük manaları esas teşkil eder. Özlük manası ise zatı ilgilendiren bir husustur (Özlük: Zat) ve gelenek içersinde yapılan sohbetlerde kullanılan kelimeler remz yani sembollerle bezelidir.
Mücerred ve de Tecerrüd kelimesi Arapça bir kelime olup cered kelimesinden türetilmiştir. Cered ise Arapça’da "soyunma, çıplak bir hale gelme" Farsça’da ise "yaralı" manasına gelmektedir. Mücerred sözcüğünün anlamlarından biri ise "Arapça noktasız harfle yazılan kelimeler" dir.
Buradan hareketle "Hünkar mücerred idi" dendiğinde kastedilen onun evli olmadığı değil, vücud libasından soyunup sırf zatıyla kaldığı anlaşılmalıdır. Libas demişken bu noktada zevk edersek; Libas, İblis gibi "ebalis" kökünden türetilmiştir ki manası "Hayırsız oldu, hüsrana uğradı, şaşkınlığa düştü, Allah’ın rahmetinden ümidini kesti" anlamına gelir. İblis libasından soyunup ya da vücud dergahından eski yazıda noktalı harfle yazılan iblisi kovuncada oradan noktasız harfle yazılan Ali görünür. Bu sebepledir ki Rum erenlerinin cümlesi o zatı apaçık müşahede edip "Ali’sin Ya Hünkâr" demiş ve kendisine el vermişlerdir.
İstanbul´da yaşamış, 1942 yılında Hakk´a yürümüş ve merhum Bedri Noyan´ın "Bütün yönleriyle Bektaşilik – Alevilik" adlı eserinin 6. cildinde kendisinden "son derece alçakgönüllü ve olgun bir zattı ve mürşidi Ali Nutki Baba’ya da pek bağlı idiler" diye övgüyle bahsettiği Mehmet Süreyya Baba "Tarikat-ı Aliyye-i Bektaşiyye" adlı eserinde Hünkâr’ın mücerredliği hususunda bir baba ile muhibini karşılıklı konuşturarak nazenin bir üslupla şunları belirtir.
-Efendim, Pir Hazretleri evli miydi yoksa bekâr mıydı?
-Evlat! Benim Pirim evli idi ve halen yüce soyu, Allah’a hamdolsun devam etmektedir. Muhterem eşi ise Fatma Nuriye adındaki mübarek hanımdır
-Çoğu kimseler hatta Bektaşi tarikatı bağlıları bile bekâr olduklarını söylüyorlar da?
-Evet… "Tecerrüd" kelimesini yalnız evlenmemekle manalandıranlar için öyle. Fakat hiçbir zaman "Tecerrüd" ün manası yalnız evlenmemek demek değildir. Bilhassa tarikatta olanlara göre Tecerrüd "başkalarından, Allah’tan başka her şeyden (masiva) ilgiyi kesmekle ancak Cenab-ı Hakk’a, Erenlere yönelmek" demektir. Bu halde Hazreti Pirime "Tecerrüd aleminde idi" demekle "evli değildi" demek lazım gelmez.
Diğer yandan Cered’in "yaralı" olması anlamından hareketle de diyebiliriz ki "Emanet sahibi Hünkar"ın emanetlerinden birisi de Kerbela’daki ceddi İmam Hüseyin´in yarasıdır. Bu yara devredip Hünkâr’da mukim olmuştur. Yaradan kasıt kelimedir, kelimetullahdır yani logostur. Çünkü "Kelime" Arapça’da "yaraladı" anlamına gelen "Kelleme" den türetilmiştir. Kelimetullah ise Nur-u Muhammedi´dir. Bu nur ise güzel Peygamberin "Ben ve Ali bir nurdanız" diye buyurduğu Muhammed Ali´nin nurudur. Virani Baba´nında;
Kudret kandilinde balkıyıp duran
Muhammed Ali´nin nurudur billah
nutkunda belirttiği bu nur, Hünkar’dan zuhur eylemiştir. El’ân da etmektedir.
Sözü, Hz. Pir Hünkâr Hace Bektaş Veli evlatlarından olan, 2. Mahmud’un 1827 tarihli fermanıyla Amasya’ya sürgüne gönderilen ve "Hamdullah" ve de "Hasreti" mahlaslarıyla şiirler yazan Hamdullah Çelebi’ye ait bir nefesle bitirelim.
Mürşid- Kamilden dersin almayan
Nedamet-i nadan harınan geldi
Hünkâr Hacı Bektaş Kutb-ül Arifin
Nuru sulbden sulba sırrınan geldi
Kimi fehmeyledi Hakk´a ulaştı
Böylece Hünkâr´a Pir´e yanaştı
Kimi yularıyla hare dolaştı
Münkir´in emeği yelinen geldi
Mümin olan atasını bilmeli
Kazancını hak yoluna vermeli
Zamanenin imamını bulmalı
İman irfan böyle yolunan geldi
Urum eriyse eğer bir kişi
Tarik-i müstakim´e uyarsa bir işi
On iki İmam´a bağlanıp başı
Divan-ı Hünkâr´a darınan geldi
Men aref sırrını bilmeyen vahşi
Manendi hayvandır humardır işi
Denk´molur cevhere kara çay taşı
İnanmadı münkir gailen geldi
Hasiretim söyleme nadana sırrın
Ehl-i Beyt yoluna veriben serin
Lanetle Mervan´ı cümle mü´mini
Muhammed soyuna kininen geldi
Muhabbetle…