SEYH BEDREDDIN AYAKLANMASI
Turgut SAHIN
Bedreddin henüz genc bir ögrenciyken Edirne”den Kahreye katettigi yolu geri dönerken bambaska bir insan olmustu. Yirmibes yil önce hakikat veadalet arama yolculuguna ciktiginda genc bir talebe idi. Simdi ise Anadolu topraklarinda mürüdüyle bir bilim isigi, bir devrimci…
Ahlati ölmeden önce Bedreddin’in seyligini kabül ettigini söyleyenler sözlerinde durmamislar, Bedreddin’e burun kivirmislardi.Onun peygamber soyundan gelmedigini ileri sürerek, seyhliginii kabül etmiyeceklerini ima ediyorlardi.Hirs ve ün düskünlügü gözlerini kör etmisti.Bedreddinin gizlice kahire’yi terkettigini ögrendiklerinde ise yanlis yaptiklarini anladilar.Bedreddin’e yakin olanlar ise onaKudüs’te yetiserek katildilar. Bedreddin yolculuk boyunca gectigi topraklar üzerinde bütün toplumsal ve etnik kesimden insanlarin büyük ilgisiyle karsilasiyordu.Bunun nedeni, önceki yasamindaki kariyeri olmakla birlikte, insanlari asil tarafina ceken, onun yaymaya calistigi yeni bir düzeni temsil eden hak ve adalet düsüncesiydi.Seyh Bedreddin Halep, Konya, Kütahya, Denizli, Izmir, ve Rum adalari boyunca karsilastigi güvenilir insanlarin bir kismini dervislige Kabul ediyor ve bunlara daha sonra nasil baglanti kurabileceklerini belirterek kutsal davasina yeni taraftar kazaniyordu. Uzun ,yorucu biryolculuktan sonra nihayet baba ocagina ,Edirneye ulasti. Ilkin Kadi babasinin gözetiminde Edirne medresesinde dersler Verdi.Özellikle hukukveadaletzerine Bedreddinin söyledikleri o güne degin bilinenleri mahkum ediyor ve dile getirdigi adalet düsüncesi yavas yavas toplumda yankisini buluyordu.Bedreddin’le birlikte insanlarin kafasinda sorular olusmaya Basladi.Egemenlerin adaleti tartisilir hale geliyordu. Bir süre sonra Osmanli devletinde Sultanlar arasinda yasanan iktidar kavgasinda Musa Celebi , Rumeli Sultanligi’ni ele gecirdi. Musa Celebi babasiyla birlikteTimura esir düstügünde tanistigi Bedreddiin’e, Rumeli kazaskerligini teklif eder. Teklifi Kabul edip etmeme konusunda Musa Celebi ve mürütleriyle tartismalar yapan Bedreddin söyle der.”Bizim istedigimiz düzenle, sizin düsündügünüz arasinda fark vardir Hakan’im… Biz dilemekteyiz kulun kula kullugu son bulsun. Insan emegi egemenliklerin en yücesi ,en degerlisi haline gelsin. Yeryüzündeki tüm sömürü carklari kirilsin… Bu,insanlarin ilkin biliclenmesiyle yürünmeye baslanan bir yoldur.Ilkin,biliclenecekler.Bunun geregini ,insan olma onuru sayacaklar.Ondan Sonra, direnmeye, kendi emek degerlerinin yüceligini herkese Kabul ettirmeye baslayacaklar.O ndan sonra kavgaya girecekler
Ve dahi kendi egemenliklerini sonzuza Kadar ,kayitsiz ve dahi egemenliklerini kosulsuz elde edebilmek icin, belki de milyonlarcasinin kanini dökecekler.Ondan Sonra belki, basarli bir egemenlik sahibi olur insanlar…Sizin istediginiz ise, kendinizin egemen oldugu ,insanlarin daha az yakinan, bugunkünden daha Cok mutlu bir toplumdur.Bilesinizki,bastan catismaktadir.isteklerimiz.Siz, bizim istedigimizi yapamazsiniz.Varliginiza aykiridir.Yaptirmazlar da…” (Azap Ortaklari,Cilt 2,s.19, Erol Toy).”En üstte beylerbeyleri Ile, vezirler ve Sultan …Simdi biz bunlardan birinin yerine gececegiz…Ortagi olacagiz ilkin sömürü düzeninin , Sonra bunu adaletle yürütmeye ugrasacagiz.Yapacagimiz nedir? Sömürüyü yitirmek mi? Tam tersine,biraz azaltip , yavaslatmak… Ama, bunun karsiliginda da tüm sömürülenlerin, düzenden kivanmasini saglamak… Sömürüyü ortadan kaldiralim diye yola cikarken, onu büsbütün güclendirmek durumundayiz…Iste korkumuz budur…”(Age,s.35)
Bedreddin tartismalar sonunda, sömürü üzerine kurulu bir iktidara hizmet etmek dünya görüsü Ile uyusmasa da,bu teklifi Kabul eder.
Bu görev sirasinda Bedreddin de görürkü ki; sömürü ortadan kalkmiyor.Yeni beyler türüyor. Halkin yoksullugu, acligi, adalet özlemleri bitmiyor.Bedreddin iktidari ve uygulamalarini tanimaya ve kazaskerligini bir arac
olarak kullanmaya calisir. Kendi yandaslarini Rumelinin bircok bölgesinde Kadi olarak görevlendirerek “adalet” düsüncesini yaymaktadir.Seyh Bedreddine bagli kadilarin beylere, pasalara karsi yoksul halkin yararina aldigi birtakim kararlar toplumda bir sempatinin dogmasina yolacar veSeyh Bedreddin düsüncesi Rumeli topraklarinda yayilmaya baslar.Osmanli Devletindeki iktidar kavgasinda Musa Celebi yenilir.Tahtina kardesi Mehmet Celebi otururken kendisi de öldürülür. Mehmet Celebi aslinda Bedreddini öldürtmek ister, ancak B edreddinin toplum icindeki sayginligi ve söhreti hem katlinin hem de zindana atilmasinin önünde engeldir.iznik’e sürgüne gönderir.Iznik sürgünü Bedreddinin yasaminda yeni bir sayfadir. Cesitli uygarliklara baskentlik yapmis ve bircok tarihsel olaya sahne olmus bu göl kasabasi , Bedreddinin gelmesiyle hakikat ugruna verilecek kavganin hazirliklarinin görüldügü bir karargaha dönüsür.Bedreddin iktidarin ele gecirilmesine iliskin düsüncelerini burada olgunlastirir ve harekete gecme kararini Burda verir.Bedreddin´ sürgün yasantisinin ilk günlerinde önce edirne sürecini ve Rumeli kazaskerligini bir kez daha degerlendirerek sonuctan dersler cikarir.Egemenin iktidarina ortak olmanin sömürüyü ortadan kaldirmayip aksine daha da güclendirdigini ve Bundan Sonra “Hakikat” olarak ifade ettigi hak ,adaletin egemen oldugu düzenin yaratilmasi icin örgütlenip savasmaktan basta yol olmadigini anlar.
“Simdi…
Simdi yeni bir düzen baslamakta bizim icin. Gördük ki, bir egemene dayanarak tepeden isler kurcalamak yeterli degil… Egemenligin ilk kosulu yenmek…. Halk kendi egemenligine sahip olmak istemekteyse, ilkin varolan egemenligi yenmek zorunlugundadir.
Simdiye hep kacindik savastan. Ama, nereye Gittikse kimi gördükse savasmaktadir. Dmekki Savas kacinilmaz. Salt egemenlere ögüt vermekle, haksizliklarin, yolsuzluklarin hakkindan gelmek mümkün degil…… Öyleyse Bundan öte ögüt , yoksullugun kilici olmalidir. Kavga öyle bir baslamalidir ki, yoksul kendi hakki icin ölsün bir kez……. Simdiye Kadar bir egemenden, ötekinin egemenligini kurtarmak icin Verdi canini, anlasinki Bundan öte ölüm kendi egemenliginin sancagi olmaktadir…..
Mademki bizi Anadoluya sürdüler…….
Bir iyice inceleyelim Anadolu`yu…Sorup Sorusturalim. Ondan sonra, baslatiriz Kavgayi…….Öyle bir kavga ki yeryüzünden egemenleri silip süpürmelidir… “Age, s. 101-102) Bedreddin böyle bir kavga icin öngördügü hazirligi Iznik te yapiyordu. Kendisini siginak olarak sectigi Yakup Celebi Tekkesinde durmadan ögrencilerine birseyler anlatiyor, Kalan zamaninda da Anadoludan gelen bilgileri degerlendirip, okuyor ve yaziyordu.
Anadolunun kalbi kurtulus icin bu tarihi kasabadan atarken, kendi halindeki kücük tekkeye her gün,kendi halinde görünen sayisiz insan girip cikiyordu. Bu kisiler yasadiklari bölgelerden Bedreddine haberler getirmekte, Bedreddini bilgilendirdikten sonra biraz dinlenip memleketlerine yeniden dönerek hakikat düsüncesini yaymaya devam etmekte ve güvenilir taraftarlar toplanmaktalardir. Anadolunun dörtbir yanindan gelen ve Yakup Celebi tekkesine akan haberler,Anadolunun durumunun hic de ic Acici olmadigini gösteriyordu.Osmanlinin Ankara yenilgisinden Sonra Sultanlar arasindaki iktidar kavgasi Anadolu`yu perisan etmis, halki iyice yoksullastirmis ve az da olsa var olan ticareti yok etmistir.Anadolu´lu halkinin canindan bezdigini gören Bedreddin eyleme gecme zamaninin geldigine Karar verir.Ama önce kavga icin iznik´ten bir yolunu bulup cikmali, kendini bekleyen Yoksul Halka ulasarak savasi baslatmanin bir yolunu bulmaliydi. Ve bu amacla Bedreddin bir savas hilesi düsünür.”Haccagitmek” talebiyle sürgünden kurtulmayi dener.Edirne`ye, Sultan Mehmet Celebi´ye elci gönderir,ancak olumsuz yanit alir.Bunun üzerine Bedreddin o güne degin yetistirdigi ögrencilerini bu tarihi göreve Kosmaya Karar verir.Yillarin emegini artik kavgaya dönüstürme zamaninin geldigini düsünür. Seyh Bedreddin,o an iznikte bulunan ve kisa sürede gelebilecek bütün dervislerini biraraya toplayarak onlara hitaben bir konusma yapar.
“Karindaslarimiz, Anadolu ve Rumeli´nin durumunu, yoksulun cektigi aciyi iyi bilmektesiniz. Iclerinde,onlarla birlikte yasamakta, Cok zaman dayanamadiginizi belirtip,bizden dayanak aramaktasiniz.Hep ,sözlerimizin tek umtut kaynagi haline geldigi anlatilmaktadir.Bu ortam. Artik eyleme gecme zamaninin geldigini göstermektedir.Yoksulun ensesine binen asalaklarin, Bizans ve Avrupanin saraylarini gölgede birakacak davranislarina son verilmelidir.Sömürü carki bir vurusta tuz buz edilmelidir.Yoksul kendi ürettigince Pay sahibi olmalidir.O Zaman göreceksiniz ki,insan güzel,iyi ve temizdir.Simdiye degin biz ne ki ögrendik,tümünü size ve sizin yolunuzla insanlara verdik.Her biriniz insan toplulugunun mutluluga nice ulasacagini, bizim ölcümüzde biliyor,bizim yüregimizle inaniyorsunuz bildiginize… Biz de biliyoruz ve bildiriyoruzki,eylemin göbeginde,her biriniz bizden daha saglam durmasini basarirsiniz.Iste o nedenle egemen bize izin vermiyor, düsüncemizi gerceklestirmemiz icin.Ama, biz sizden diliyoruz Anadolu ve Rumeli’nde örgütlenip,eylemi baslatmayikurariz.Yilginlikla baslanan is sonuca ulasmaz.Aranizdan, “ben yokum”diyen,simdiden vazgecmelidir.Yoksa güclünün annacinda yildi mi kisi,kendisiyle beraber ,yoldaslarini da yenilgiye salar…Eger,tümünüz eylemden yana iseniz,hemen hazirlayalim temsil belgelerini.Aranizda isbölümü yapip ayrilin.Ve gözünüzü yariya dikip, gögsümüzü aciya kalkan ederek,ise giriselim…”(Age, s141).
Sözleri büyük bir heycanla dinleyen Bedreddin Yigitlerine söyleyecek söz kalmamisti Bedreddin, yetistirdigi ögrencilerinden en yetkini;”akillidir,yüreklidir“ dedigi Börklüce Mustafayi Egenin kiyi kentlerindenIzmir,Urla, Karaburun ve Aydin yöresinde görevlindirerekAnadolu Seyhi ilan ederken,dürüstlügünü taktir ettigi ve uzak görüslülükte ustadir dedigi Torlak Kemali de Börklüce Mustafaya bagli olarak MANISA’YA gönderir. Aralarinda Kaygusuz Abdal Seyhoglu Sati, abdallar ve torlaklarin da bulundugu onu askin can yoldasini yine Börklüce Mustafaya bagli olarakEgede görevlendirir.Kendisi de Rumeliye gecmek ve isyan hareketini baslatmak icin Kadi Botugu Rumeli Seyhi ilan eder. Bedreddin’in isyan hareketinin özellikle Ege ve Rumeliden baslamasinin nedeni ise Egede halkin büyük bir yoksulluk icinde olmasi idi.Bati Anadolunun tercih edilmesinde bölgenin merkezi oteriteye uzak olusu da önemli bir etkendi.Rumeli’de ise ayni yoksullugun yasanmasiyla birlikte,Seyh bedreddin’in Rumeli Kazaskerligi döneminde,Halka adaletli yaklasimi sayesinde kurdugu iyi iliskiler ve Deliorman civarinda yasayan Aleviler Ile Yunan, Sirp, Romen ve Bulgar halklarindan bircok taraftarlarinin olmasi tercih nedeniydi.
Sey Bedreddin savasi baslatma karari Ile birlikte hakikat savasinda yanlizca mürütlerini degill,eski iliskilerini, okul arkadaslarini, kendisine gönül borcu duyanlardan kisisel sempati duyanlara dek her olanagi savasin yükseltilmesine katki icin istihdam etmeye baslamistir.Ancak onlardan yardimlarini bir bagis seklinde ya da egemenligini taniyarak degil, mücadelelerinin neye hizmet ettigini anlayarak yapmalarini istemistir.Kimseyi kücümsemeyen ama kimseden de bagis Dilemeyen bu tavir cesitli destekler saglamis,hareketin sempatiyle karsilanmasina yol acmistir.Fiili katilimin yaninda saray cevresindeki gelismelerin aktarilmasindan cesitli bölgelerden birtakim olanaklarin ayaklanma bölgesine iletimine Kadar bir dizi konularda yararlar saglanmistir.
Börklüce Mustafa önderliginde Ege’ye dagilan Bedreddin yigitleri durmaksizin hak ve adalet temelinde propagandaya baslarlar.Beylerin, sultanlarin gercek yüzlerini Halka aciklarlar.Canindan bezmis yoksul halk,canini disine takarak kendisi icin kosturan bu insanlari,yol göstericilikleriyle umut olarak görmeye baslar.Daha öncesinden de cok sayida Bedreddin taraftarinin yasadigi bölgede örgütlenmeye baslarlar.Aydin- Tire arasindaki Cuma daglari’nin dik yamaclarinda sikismis bir köy evini kendine karargah secen Börklüce Mustafa eski bir Savas arkadasinin komutasindaki müfreze Ile Halka zulmeden asini- ekmegini elinden Alan bey adamlarina ,kolluk güclerine karsi “gerilla tarzi” saldirilar da yapiyordu.Börklüce Mustafaya bagli müfreze,düsman güclerini vadilerde, bogazlarda,gecitlerde sikistirarak pusuya düsürüyor ,yok ediyor ve yeniden daglara cekiliyordu.
Kisa zamanda sevilen Bedreddin Yigitleri Halka yaklasimdaki ustaliklariyla uzun süre düsmana hissetirmeden calisma yürütebiliyorlardi.Bu gizlilikle birlikte köylerde , kasabalarda yürütülen ayaklanma propagandasinin acigacikmasi engeleniyor ve vur- kac eylemlilikleri beyler tarafindan basit birer eskiyalik olarak degerlendiriliyordu. Ayaklanmanin hazirlik döneminde köylerin birinde köylüler Bedreddin taraftarlarinin öncülügünde Bey icin yillik vergileri toplayan mültezimlere ve kolluk güclerine karsi,orak cekic ve palalarla direnerek vergilerini vermezler ve köyden kovarlar.Bunun üzerine beyin adamlari daha büyük bir kuvetle gelerek ekinleri yakinca bu bölge halki icinde büyük bir öfke yaratir.
Özellikle köylük alanlarda ve kasabalarda iki yil boyunca durmaksizin bu sekilde calisan Bedreddin yigitleri,beyin vergileri iki katina cikarmasiyla halkta olusan tepkileri iyi degerlendirip ayaklanmayi baslatirlar.Baslangicta Bir köyde ortaya cikan ayaklanma cevre köylere de sicrar ve bu köylerde komiteler olustururlar.Menderes Gediginde bu komitelerin tümünün bir araya gelmesiyle temsilciler secilerek , Tireden ayrilipAydin merkezine yerlesmis olan Börklüce Mustafaya gönderilirler.
Aydin merkezine ise ahilerin önderliginde halk egemene karsi ayaga kalkarak, Börklüce Mustafa’dan kendilerine önderlik ederek bey egemenligine son vermesini isterler.Börklüce Mustafa, Aydin meydaninda Halka seslenir.
“…Bir bakiniz yörenize… Su an, bir kent yerlisiyabancisiyla bir ordu gibiyiz. Öyle bir ordu ki yeryüzünde yaratan adina ne ki vardir, bizim emegimiz sonucu filizlenip, meyvelenmektedir. Öylese bastan alalim isi dahi, sürdüregelerek durumumuzu bir iyice saptayalim.Ne denilmektedir kutsal kitaplarda?`yeryüzünü yarattik,insanlara bagisladik.’ Bize bagislanmistir yeryüzü…Öyleise insan sifatina layik olan herkes, bu tanri bagisindan ortak hak sahibi degil midir?Sahibidirki, hem de nasil… Cünkü yine denilmektedir ki, kutsal kitaplarda, Biz yerleri,gökleri ve dahi ikisinin arasindakilerle,altinda ve üstündekileri insanlarin yasamasi icin var ettik …O insanlar, calissinlar, üretsinler ve dahi yasamlarini sürdürsünler icin akil verdik, güc verdik, bilgi ve görgü verdik…’Öylese yerin altindakiler, madenler,Kaynaklar, tüm degerler…yerin üstündekiler…bitki, su, ates,gökyüzündekiler…hava,su ates, gökyüzündekiler …hava, yagmur, yildizlar ve dahi günes…Hepsi, hepsi insanlarin ortak malidir…”(Age,s’164)
“Siz calismaktasiniz durmaksizin , üretmekte , yaratmaktasiniz…Ama bunlarin tümünden kendini azade sayan bir zorba yöresine topladigi basta zorbalarla, üretimin binlerce insanin emeginin en büyük payini, kendi keyfinin haznesine doldurmaktadir.
… Hangi hakla dersiniz … Palasini siyirmakta ve dahi siz susmaktasiniz… Oysa toprak sizindir.Hak sizindir… Yeter ki siz de benim, dieyene ayni yaniti verebilesiniz. Palayi siyirabilesiniiz . O Zaman görürsünüzki siz güclüsünüz…Bey bir tanedir… Daha cogu olmaz.. Siz ise milliyonlarsiniz… Bir kez direnir, basinizi dikerseniz size pala gösterenler kacacak delik Ärar…(Age.s.166)
Esitlik ve özgürlügü koruyacak silahlar gereklidir. Yoksa hükümetler, bir zulüm ve saldiri ürünüdürler… Onlarin saldirilarini hos görmek, insan kardesliginin, esitliginin mutlulugunun ve dahi özgürlügünün karsiti buyruklarina boyun egmek ,tanrinin bize verdigi hak ve
Yetkilere hiyanet etmek demektir”(Age,s.168)
“iste bizden istediginiz… Ve dahi bizim vermeyi kesinledigimiz… Karara varirsaniz, canimiz yolunuza kurbandir…Varamazsaniz, bizim yapabilecegimiz ,tükeninceye anlatmak, gerekirse zamani uzatmak ama.(Ag
Ahiler önderliginde bütün bir halk Menderes Bükü’nde bir araya gelerek örgütlenirler.Böylece Aydin- Karaburun yöresinde beylerin zulmüne karsi ahiler vergi, tüccarlar harac ve köylüler asar vermiyerek yoldaslik temelinde yaratilacak ortakca düzenin ilk temellerini atarlar.Aydin-Karaburun yöresindeki ayaklanmadan sonra Börklüce Mustafa aylardir Manisa yöresinde daglarda, kirlik alanlarda gizlice calisma yürüten Torlak Kemal önderligindeki Bedreddin yigitlerine ayaklanmayi baslatma emri verir.Buradaki Bedreddin yigitleri halk arasinda iki yila yakin bir süre hak ve
Adaletin hüküm sürdügü bir düzenin propagandasini yaparak Halka kurtulusun yolunu göstermislerdi. Bölgede yürütülen calisma sonucu , aralarinda Yahudilerin ve ahilerin de bulundugu büyük bir halk kesmi hakikat düsüncesini destekler hale gelmislerdi.Börklüce Mustafanin verdigi Emir talimat halkin destegini daha da artirmak ve
Aydin- Karaburun yöresine saldiri hazirligi icinde olan beyleri sasirtmak , güclerini bölmek icin düsmana karsi kücük de olsa bir zaferin kazanilmasi ydi.Bununla birlikte Börklüce’den gelen bir diger talimat ise, ayaklanma basladiktan sonra halkin sectigi delegelerin bir kisminin hakikat düsüncesine olan inanclarinin artmasi icin yeni bir düzenin kuruldugu Karaburuna gönderilmesiydi.Ayaklanma talimatiyla birlikte Manisada calismalarini yogunlastiran Bedreddin yigitleri Manisa’daki Bey kuvetlerinin Karaburun ve Aydin’daki yeni kurulmus düzeni yikmak icin ayrildiklari bir zamanda ayaklanarak manisa’yi ele gecirirler.Halkin desteginin daha da artmasi icin kaleyi de ele gecirmeyi hedeflerler fakat basaramazlar. Bunun icin kaleyi kusatarak teslim almaya calisirlar.
Iznikte sürgünde bulunan Seyh Bedreddin Bati Anadoludaki ayaklanmanin basariya ulasmasindan sonra ayaklanmaya önderlik etmek ve Rumeli’deki ayaklanmayi baslatmak icin sürgünden kacar .Önce Düsmani sasirtmak icin Dogu Karadenize harket eder, burdan da gemiyle Rumeli’ye cikar.Seyh Bedreddin önce Karadeniz kiyisinda Agac Denizi diye bilinen ormanlik alanda kamp Kurmus daha sonra ist Kadi Botog vasitasiyla en yakin kentte konaklamistir.Konakladigi yerin ayaklanmanin gelecegi icin uygunsuz olmasindan dolayi burdan ayrilarak Deliorman bölgesine gecmis ve yillardir kendisini bekleyen taraftarlariyla bulusmustur.Rumeli halki Bedreddini kazaskerligi döneminden tanimakta ve bölgede bircok taraftari bulunmaktadir. Bu avantajlarla kisa sürede örgütlenen Seyh Bedreddin , Kadi Botog’un yardimlariyla önemli bir gücü etrafinda Topladi
Ege bölgesindeki bütün örgütlenmeden, Börklüce Mustafa sorumluydu.Ayni zamanda bölgedeki, en üst yönetim organi olan BÜYÜK kurultayin da baskaniydi.Karaburunda ise yasami örgütleyen, düzenleyen Börklüce Mustafaya bagli üc kisilik bir Kurul olusturulmustu.Bu kisiden ikisi egtim , yönetim isleriyle ilgilenirken bir digeri de askeri islerden sorumluydu.Manisa ve civarinda Torlak Kemal örgütleniyordu.Torlak Kemal ele gecirdigi Manisa’yi Ahi Seyhi Ile birlikte yönetmeye baslamisti.
Kücük köyler biraraya getirilerek aralarinda temsilciler seciliyor
ve dervisler katinda danisama kurullari olusturuluyordu. Bu kurullardan secilen delegeler ist”ortaklarda” toplanan büyük kurultaya katiliyordu.Karar asamasinda ortaya cikan sorunlarda, organlara baskanlik edenler son sözü söyleme hakkina sahiptiler. Bunlar genellikle Bedreddin’in hakikat düsüncesini kavramis insanlardan olusuyordu.
Büyük Kurultay, Aydin, Tire-Birgi, Ödemis, Ayaslug, Söke, Milas,-Yatigan, Mugla-Nazilli, Germencik’ten ve buralara bagli köylerden kurultay delegeleriyle toplaniyordu. Kurultaya katilan delegerin her biri sirasiyla kendi Bölgesindeki islerini anlatiyor, sorunlar ve yapilmasi gerekenler hakkinda aciklamalarda.bulunuyorlardi.
Hak ve adaletin saglandigi bu yeni düzende ulaklar araciligiyla Ortaklar, Manisa, Aydin, Iznik ve diger yerler arasinda düzenli bir haberlesme agi kuruldu.Haberlesmede denenmis,güvenilir insanlara görev verilmekte, Sifreleme yömtemi kullanilmakta gizlilik Kurallari isletilmekteydi.
Ayaklanmanin basariya ulastigi bölgelerin tümünde, köylerde ve büyük yerlesim bölgelerinde denetim, olusturulan müfrezelerle saglaniyordu. Bölgede ne Kadar mültezim, muhafiz, korucu ve Osmanli askeri varsa tümü kovulmus, dag gecitleri, vadi girisleri, yollar tutularak güvenlik altina alinmistir.
Bati Anadolu’da Ortakca Yasam
“….
Basladi karsimizda bir cocuk gibi gülmege
Bir adim geride aglayan toprak,
Bak ki incirler iri zümrüt gibidir,
Kütükler zor tasiyor kehribar salkimlari.
Saz sepetlerde oynayan baliklari gör:
Islak derileri pul pul,isil isildir
ve körpe kuzu eti gibi bereketli.
Burada insan gibi verimli deniz,
günes ve toprak…”
Bati Anadoluda yasam hak ve adalet düsüncesiyle yeniden düzenlendi. Düzenleme sirasinda Ahi Ocaklari“nda görev yapmis ustalarin deneyimlerinden yararlanilip , bunlara cesitli görevier verildi.
Insanlar hic kimseden, hicbir sey beklemeksizin hakca bir düzen icin kendilerini islerine Verdileer; cünkü bu düzende üretilen her sey kendileri icindi.Yeni düzende yasam bir tür komün biciminde örgütlenirken,bütün mallar üzerindeki mülkiyet hakki ortadan kaldirilarak, islerin, isbölümü esasina göre yapilmasi saglandi.
Bunun sonucunda, tarlalardaki sinirlar kaldirilarak, bütün ürünler ortak bir sekilde ekilip bicilmeye baslandi. Hasat sonunda elde edilen ürünler ise daglarda depo olarak kullanilan magralar Ile köylerde olusturulan köy odalarinda saklanmaya baslandi.
Köylüler topraklari bu sekilde islerken, esnaf ve sanatkarlar da üretimi kolaylastiracak alet ve edevat yapimini üstlenmislerdi. Ahiler önderliginde olusturulan gruplar Ile yeni islikler acilarak halkin her türlü ihdiyacinin karsilanmasi icin caba sarfedildi..
Erkekler we kadinlar tarlada , harmanda calisirken, yaslilar köylerin beklenmesi, yemeklerin pisirilmesi cocuklarin bakimini üstlendiler.
Cocuklar”hakikat”düsüncesinin ilkelerine göre toplu egitilirken Gencleer ise cesitli ordularda komutanlik yapmis , eski kahramanlarin komutasinda atli ve yaya olarak her türlü silahin kullanimini ögrenerek zorlu günlere hazirlandilar. Gencler ve cocaklar bunlarin yaninda sinirli da olsa üretimde yer alirken, nöbetlese olarak cevre gözcülügünden sorumluydular.Kadinlar ise komün üyeleri icin gerekli giysi, dokuma, dikme isleriyle hayvanlarin ortak bakimi Ile bunlardan elde edilenlerin degerlendirilerek paylasimindan sorumlu oldular.Bunlarin yaninda savasciliga ve yöneticilige Kadar bir dizi görev üstlendiler.
Erkekler tarlada ve harmanda calismanin yanisira birer savasci olarak üretim alanlarinin ve topraklarinin bütünlügünün korunmasiyla Savas icin yapilan hazirliklardan sorumluydular.Halk yeni düzenle birlikte kollektif yasamin bütün güzelliklerini burada sergileyip, olmaz denilenleri bir bir basardi. Bircok yerlesim alanlarinda asevleri acilarak, yüzlerce kisinin hep bir arada yemek yiyebilecegi yerler insa edildi.Cocuklarin topluca kalabilecekleri odalar yapildi.Tarlalar icin yeni kanallar ve bentler yapildi.
Köylerin derme- catma olmasina ve dagnikliga son vermek icin yeni yerlesim alanlari olusturdular. Toprak dami kaldirip, yerine “bey konaklari” gibi kiremit dösediler.Ortak emegin bütün yaraticiligi buralarda somutlandi.Kesfettikleri yel carki bu yaraticiligin ürünüdür.
Yeni düzenin kuruldugu bütün bölgelerde yasayan insanlarin düsünceleri kararlarda gözönüne alindi.Yasamin örgütlendigi her yerde büyükten kücüge herkesin söz hakki vardi.Insanlar üretimde oldugu gibi yönetimde de söz sahibi oldu.
Ortakca Düzeni, hakikat düzenini kuranlar arasinda ahiler
Vardi. Gecmisten tasidiklari “fütüvvet” denilen ahi topluluklarinin yasasi niteligindeki birtakim kurallardan yeni toplumun yasalarini yaratirken yararlanabileceklerini de düsünmekteydiler.Ahilerin icinde yasadigi düzen; anlama, güven ve uyuma dayali bir düzendi.Ölen birinin malinin tüm topluma kalmasi ahilerdeki paylasimciligin bir göstergesiydi.
Yeni düzenin kurulmasiyla birlikte bu yasami düzenleyen bir hukuk sistemi olusturuldu. Köylülerin arasindaki sorunlardan ,ortak yasamda ortaya cikan sorunlara Kadar her sey bu anlayisla cözüme baglandi.Hukuken temelinde agil bölüsüm, hak esitligi, ihtiyaclarin gözetilmesi, esasi vardi.Komin yasamini etkiliyecek suclari isleyenler halkin karsisina cikarilarak yargilaniyorlardi. Komin üyelerinden herhangi bir kisi komin ici ya da disi köylerden herhangi birinde suc islediginde suc isledigi yerde bir mahkeme kuruluyor ve halkin katilimiyla gerceklesen yargilamada cikan kararlar ne olursa olsun uygulaniyordu.Yeni düzenin kuruldugu günlerde cikan en önemli sorun paylasimin nasil olacagi noktasindaydi. Bu sorun , herkesin calismasina ve cikardigi ise göre olmayip kisilerin ihdiyacina , kendisine yetecek Kadar almasi yöntemiyle cözülmüstü.
Yeni düzende cikan diger sorunlar da, Seyh Bedreddin ‘in daha hareketin Karaburunda baslamasinin ilk günlerinde söyledigi sözler temelinde harket edilerek cözüldü. Seyh Beddreddin söyle Seslenmisti müridlerine:
“Bizim amacladigimiz seyleri dosta düsmana göstersinler.Biz ne bir dervis topluluguyuz ne de gizli bir din örgütüyüz. Bizim amacladigimiz sey hakikattir! Amacimiza ulasmak icin basvurulacak araclara cok dikkat edilmeli; düsman cekemediginden,dost isin özünü anlayamadigindan bize vaktinden önce engel cikarmamali .Birseyi hic unutmayalim:araclar amaca uygun olmalidir. Düsman bizi ayartmakicin kulagimiza hep sunu fisildayacaktir:’hayirli bir amac ugruna her araca basvurulabilir;ne denli zor durumda kalirsak kalalim bu ayartmalara asla kanmamaliyiz.Saygideger amaclara ancak saygideger araclarla ulasilabilir.”(Ben de Halimce Bedreddinem, s.269)
Bu sözler Bedreddin yigitlerinin isigi, yol göstericisi oldu.
Din ve kültürlerin kaynasmasi -Halklarin Kardesligi
Yüzyillardir egemenler, halklari degisik din ve mezeplere, topluluklara bölerek, aralarinda Düsmanlik tohumlarinin filizlenmesine yolacmistir. Yaratilan önyargilar halklari birbirlerine düsürerek gücsüz kalmalarini saglamistir.
Beyler, pasalar, sultanlar, prensler bir bakima iktidarlarini halklar arasinda yarattiklari düsmanliklarla ve onlari bölerek sürdürebilmislerdir.
Osmanli sultanlari , Islam beyleri, hiristiyan prensleri, ulemalar, papazlar, rahipler, hahamlar bu politikayi hayata gecirmislerdir.Müslüman yahudiye , hiristiyan yahudiye ya da Türkler Rumlara, Bulgarlar’a düsman edilmislerdir.Türk’ü Rum’a ya da Ermeniye, Bulgara,müslümanin yahudiye, hiristiyana ne gibi bir düsmanligi olabilir?Halklar farkli kültürlerden , gelseler de ayni yasami paylasmakta ,sömürülmekte, zulme ugrayip ,ezilmektedirler.
Osmanli imparatorlugu da degisik halklari siyasi ve askeri zoruyla kendine baglayip kölece calistirarak sömürmüs ve egemenligini sürdürmüstür.Hiristiyan ve müslüman halk, Yahudiler, Rumlar ayni mekani paylasmakta,ayni köyde yasamakta,birbirleriyle dostluk iliskileri kurmaktadirlar.
Sey Bedreddin ve müridleri, bu hareketin önderleri, halklar arasindaki cikar birliklerini ve kardeslikleri, dostluklari ön pilana cikartarak kaynasmalarini saglamaya calismislardir.
Seyh Bedreddin Kahire dönüsü Anadolu’ya geldiginde calismalarina Rum papazlariyla yaptigi tartismalar sonunda onlari örgütleyerek baslar.Hiristiyan, Müslüman ayrimini kabül etmez ve bu ugurda savasimini sürdürür.Rumeli’de Musa Celebinin iktidari döneminde kazaskerlik yaparken hiristiyanlarla yakin iliskiler kurar,alevileri örgütler.Sey Bedreddin iznike sürgün edildiginde adi dünyanin bircok yerinde saygiyla anilan bir bilim Adami olmasinin yaninda yoksulun ve ezilenin yaninda olmasiyla da taninmaktadir.
Iznik’te yerlestigi Yakup Celebi Tekkesi’ne her inanctan her kültürden ve bölgeden insanlar gelmekte, Seyh Bedreddin Ile iliski sürdürmektedir.
’… Saclari,sakallari, kaslari, biyiklari kazinmis cavlaklar
,Uzerlerinde tepe kismi kukulateyi andirir boz cuhadan Abaalarie,kusaklarina bagladiklari ve sadaka toplamakta kullandiklari hindistan cevizi kabugundan ya da bakirdan masrapalariyla Kalenderiler;kusaklarina sokulu kiliclari mizrak gibt sivriltilmis sopalariyla cengaver abdallar ;omuzlarindaikili toprakdümbelekleri,parmaklarinda zilleriyle atli torlaklar,bez bir kilif icindeki sazlariyla astklar…Tekeye ugrayanlar arasinda Araplar, Iranlilar,Türkmenler,VALAHLAR;Bulgarlar;Ermeniler hatte Yunanlar bile vardi.(…)Halep’ten Kahire’denAnkara’dan Bursa’dan ,Edirne’den, Silistire’den, Manisa’dan, Aydin’dan Seyhin adini duymus, ona gönül vermis insanlardan haberler getiriyorlardibunlar.’’(Ben de Halimce Bedreddinem. S,16)
Iznik’e gelenker Bedreddin düsüncesiyle tanisiyorlar, gittikleri yerlerde “hakikat düsüncesi”ni yayarak, gelecekteki örgütlenmenin ve savasin da zeminini olusturuyorlardi.
Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal Bati Anadolu’ya Aydin ve Manisaya geldiklerinde Türkmenler, Rumlar,yahudiler, müslümanlar, hiristiyanlar, torlaklar,abdallar,cavlaklar gibi her din ve kültürden, kökenden halk icinde esitlik ve kardesligi dayanismayi, sömürüsüz bir düzeni kurma savasini yürütmüslerdir.Bu savasin ortaya cikardigi bir gercek vardirki, egemenler ve sahte din adamlari, sömürücüler halkin yakasindan ellerini cektiklerinde, halklar tam bir kardeslik, esitlik ve dayanisma ruhuyla ortakca yasamlarini örgütlemektedirler.
Seyh Bedreddin, yoldaslarinin Bati Anadoluda kurdugu ortakca düzeni Rumeli’de kurabilmek ve osmanli saltanatini yikabilmek icin iznik’ten Rumeli,ye gectiginde Hiristiyanlar. Aleviler,Ermeniler, bulgarlar,Sirplar, ve Türkmenler ve degisik halklari savasa katabilmis, Hakikat düsüncesi altinda halklarin birligini saglamaya calismistir.
Anadolu’da ve Rumeli’de tam bir din ve mezepler, kültürler ,mozaigini olusturan halkalr, Seyh Bedreddin Ayaklanmasina kendi esitlik mutluluklari icin katilmaktan geri durmadilar.
Seyh Bedreddin ve mürüdleri, diger dinlerden insanlarla ve onlarin din bilginleriyle yaptiklari tartismalarda, her dinsel toplulugun ezeni ve ezileni oldugu gerceginden hareketle ,eilen kesimlere sesleniyor,onlarin hakikat savasinda kendi inanclari ve kültürleriyle yer almalarinisaglamaya calisiyorlardi. Aslolan ,din degistirmeleri degil, kendi kültür ve kimlikleriyle bu savasta yer almalariydi.
“..Eger sözlerimiz yüreginize düstüyse, eger düsüncelerimiz size yakin Gelirse ,bilesiniz ki hangi inanctan oldugunuz bizim icin hic önemli degildir, ister hiristiyan olsun, ister müslüman…”(a.g.e.,.s.21)
Sey Bedreddin ve yoldaslarinin ayaklanma cagrisina yoksul köylüler, ahiler yanit veriyorlar, baski ve sömürüden kurtulusun yolunu Bedreddin’in “Hakikat Düzenin’nde buluyorlardi. Bunun karsisinda statüleri Bozoulan din adamlari da bos durmuyorlar, egemenlerden yana tavir alarak köylüleri yaniltmaya calisiyorlardi. Örnegin din adamlari müslümanlara:
“…Bedreddin kendini peygamber gibi gösteriyor ve Allah’a karsi geliyor…”(Age,s.415) Diyerek saflarda bozgun yaratmayi hedeflerken, RUM Bulgarlara ise”… Bedreddin sizi atalarinizin Dininden döndürecek, sizin yardiminizla osmanli Tahtina bir oturdu mu , bugunku halinizi mumla ararsiniz…”
(age,s.417)
Rumlar da Hakikat savasina katilan halklar arasinda yerlerini aldilar. Onlarin Bati Anadolu’da savasa katilmasinda B edreddin’le ayni düsünceleri paylasan bir Rum papazin büyük katkisi olmustur.Bedreddin’le iliskisini gizleyerek, özellikle Sakiz Adasi halki icinde faliyet yürüten bu papaz, inzivaya cekilmis bir kesis görünümünde yasiyordu.Tanrinin tekligini ve dinlerin de birbirinden farkli olmadigini anlatarak farkli dinlere mensup halklar arasindaki önyargilarin ortadan kaldirilmasina hizmet ediyordu.Onun bu anlattiklari hiristiyan , inanisina sahip Rumlari derinden etkiliyordu.
Hem kilisenin hem de soylularin yogun baskisi altinda gecimlerini tas ocaklarinda , cok agir sartlarda calisarak , damla sakizi toplayarak saglayan yoksul Rumlar , Bedreddin müridlerine katilmakta gecikmediler.
150 yil önce Mogol istilacilarina karsi Selcuklularla omuz omuza carpisan Ermeniler icin de hak ve adalet Zamani gelmisti.Bedreddin’in önderliginde yürütülen Hakikat savasin ‘nda onlar da onurlu bir sekilde yerlerini aldilar.
Hakikat savasinda yeralan bir baska dinsel topluluk ise Yahudilerdi. Bedreddin düsüncesini benimseyen Yahudiler, Manisa’da yasiyorlar ve cesitli zanaatlarla ugrasarak yasamlarini sürdürüyorlardi. Onlar da isteyerek bu savasa katilmislardi.Anadolunun bu caliskan insanlari Paranin egemenliginin kaldirilacagi bütün halklarin kardesce yasayacagi hakikat düzeninin yaratilmasi icin mücadele ettiler.
Hiristiyan ve yahudilerin disinda Bedreddin ve yoldaslarinin yaninda “Hakikat Savasi’na Türkmenler ve cesitli savaslarda yigitlikleriyle taninmis torlaklar da katiliyordu.Türkmenler hayvancilikla geciniyorlardi ve özellikke at yetistiriciligi konusunda kendilerini yetistirmislerdi.
Hakikat Savasina katilan atli birliklerin basinda torlaklar geliyordu.Torlaklar hic bir dinsel akimin etkisinde Ölmayan coskulu ,atak, gözükara insanlardi.Kisin, kent ve kasabalarda cesitli Senat islerinde calisirken;yazlari,yayla yayla geziyor,hakli ve gücsüz olanlari haksizlarin zulmünden korumayi kendilerine dogal görev ediniyorlardi.
Önderleri Torlak Kemal’in,Seyh Bedreddin’e katilmasinin ardindan bütün torlaklar Kemalin pesinden Gittiler.
Bedreddin ayaklanmasinda bu farkli din ve kültürlerden insanlar”Yarin yanagindan gayri, her yerde, her seyde, hep beraber”ilkesinde somutlanan 2Hakikat Düzenii’nde halklarin sömürülmeden , kardesce bir arada yasiyabilecegini gösteriyorlardi. Halklar, Uzerlerinde Hicbir baski hissetmediklerinde, her isi elbirligiyle yapiyorlar, ölüme de ayni sekilde birlikte gidiyorlardi.
“(…)
Hakikat bayraginin altinda toplanin, saflarimizda yer tutun!”(Ben de Halimce Bedrddinem, s. 372-373)
Bedreddinin bu sözleri Bulgar’i,Türk’ü, Arnavut’u, Eflakli’si, hiristiyani, müslümaniyla bütün ezilen halklari etkiledi. Ezilen halklar kardesce birlikteligin örnegini sergilediler.Halklarin kardesligi önündeki her engel düsman görülmüs ve mücadele edilmistir.Bu konuda kültürel düzeyde , günlük yasamda , dilde her türlü acik ya da gizli düsmanliklar kimi zaman “ic düsman” olarak görülmüs ve beylerin, egemenlerin bu yöndeki girisimlerine karsi cikilmistir.
Sey Bedreddin ve yoldaslari Anadolu topraklari üzerinde yasayan Türkmen’i, Ermeni’yi, müslümani, hiristiyani, yahudiyi, Rum’u, torlaklari, cavlaklari, cogunlugu yoksul köylü halkdan olusan kitleleri bir araya getirerek onlarin zengin kültürlerini ayaklanma kültürü icinde bir araya getirmislerdir.
Seyh Bedreddin ve yoldaslari halklarin örgütlenmesi ve ayaklanmasinda halkin sevdigi din adamlarini örgütleyerek o dinsel topluluk icinde hakikat düsüncesini ve savasin yayilmasina calismislardir.
Halkin örgütlenmesinde ve savasa katilmasinda amaca uygun, hakikata uygun düsen araclar kullanmislardir.”Saygideger amaclara, ancak saygideger araclarla ulasilabilir” diyerek Halka yaklasimda, halki örgütlemede faydaci yaklasmamislar ve kör hedef pesende kosmamislardir.Bu kavrayis Halka acik olma ,Halka hesap verme sorumluluguyla bütünlestirilmis;halk yanlislarin, hatalarin amaca uymayan carpikliklarin sorgulayicisi olarak görülmüstür.
Seyh Bedreddin Deliorman’da Zagora’daki yoksul, ezilen halkla birlikte Edirne üzerine yürümek, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal üzerindeki ölüm tehlikesini uzaklastirabilmek, hakikat düzenini hakim kilabilmek icin hiristiyani, müslümani, kadinlari erkekleri, yaslilari ve gencleri bir araya getirmistir.Iste bu sirada yasananlar ayaklanmaya katilan halklarin dayanismasini ve gönülbirligini özlü bir sekilde anlatiyordu.
“…Aksam, yakilan ateslerin basinda sarkilar, türküler söylendi.Herkes kendi dillinde söylüyordu. Türküler, yanik bozkir türküleri;Rumlar, ask ve hasretlik sarkilari;Arnavutlar,tipki daglari gibi insanin icine ürperti salan Savas sarkilari, Ermeniler, dag irmaklari gibi coskulu sevda türküleri ve Bulgarlar; Halka olup dügün sarkilari söylediler.Sonra da hep bir agizdan, Durasi Emrenin yeni yaktigi bir özgürlük türküsünü söylediler.Herkes becerebildigi Kadar katildi türküye, Kimi sesli kimi sessiz… Ama türkü söylenirken herkes kendinde gitgide büyüyen bir güc duyuyordu.”
Gelecek Yazida: HAREKETIN YENILGISI